"sandalyelere" - Translation from Turkish to Arabic

    • الكراسي
        
    • المقاعد
        
    • جلب كراسي
        
    • الكراسى
        
    Bu sandalyelere oturmadan... asla rahat oturabildiğini söyleyemezsin, tamam mı? Open Subtitles أنت لن تستريح إلا على هذا الكراسي المصنوعة يدوياً، حسناً؟
    Ya da standart tekerlekli sandalyeleri elektrikli ve havalı sandalyelere çevirsek yaşlı nüfusun mobilitesine yardımcı olur mu? TED أو، هل يمكننا المساعدة في تنقل الفئة المسنة بتحويل الكراسي المتحركة العادية إلى سيارات كهربائية ممتعة؟
    Uzun süreli sandalyelere gidersiniz, çünkü artık rahatsınız. TED اذهب إلى الكراسي المخصصة للمدة الطويلة لأنك الآن مرتاح.
    Polisler sandalyelere bağlı altı kanlı vücut buldular. Open Subtitles لقد وجدت الشرطة 6 جثث دامية مربوطة إلى المقاعد
    Bekle! Bodrumdaki sandalyelere ihtiyacımız var. Open Subtitles انتظر نحتاج الى جلب كراسي من القبو
    sandalyelere, bir masaya ve... ve bir kitaplığa ihtiyacın olacak Open Subtitles أنت ستحتاج الكراسى و المنضدة ، و رف الكتب
    Gary, kurdeleler sandalyelere konacak, ağaçlara değil. Open Subtitles غاري, الأشرطة توضع على الكراسي وليس على الأشجار
    Bilirsin, sandalyelere oturulup sürekli bira içilen kiliselerden bahsediyorum. Open Subtitles الكنيسة مِن النوع التي تكونين.. تجلسين بها على الكراسي وتشربين الجِعة
    Ağızları bağlanıp dövüldükten sonra hepsi sandalyelere bağlanmışlardı. Open Subtitles بعد أن تم سد فمهم و ضربهم لقد كانوا مربوطون في الكراسي
    Hayır, onları hazırlarız tekerlekli sandalyelere koyup, öyle götürürüz ve bizi gören olursa, biz yalnızca birkaç engelliyi güneş almaya çıkaran bir grup genç görevliyiz. Open Subtitles لا .. نعدل مظهرهم قليلاً ونضعهم على الكراسي المتحركه واذا رانا احدهم سيعتقد اننا مدانين نساعد بعض المعاقين في التنزه
    Senin o güzel beyaz önlüğün bu sandalyelere eskisi gibi uymuyor. Open Subtitles معطفك الأبيض الجميل لا يوضع خلف هؤلاء الكراسي بنفس اللطف
    Şuradaki sandalyelere oturmaya ne dersiniz? Open Subtitles يا، لم لا نَذْهبُ لنَجْلسَ على هذه الكراسي لمدّة ثانية؟
    Vücudumun bu sandalyelere uygun olduğundan pek emin değilim. Open Subtitles مرحبا لست متأكدا ان جسمي خُلق من اجل هذه الكراسي
    Bazı günler, insanları masadaki yerlerine oturtuyorum. dizlerini kırıyorum, eğer bu özelliğe sahiplerse, ve onları ufak tahta sandalyelere yerleştiriyorum. TED أحياناً أضع الناس في أماكنهم على الطاولة، وأثني أرجلهم من عند الركبة، إذا أتوا على هذه الحالة، وأثبتهم على الكراسي الخشبية الصغيرة.
    Buradaki herkes sandalyelere, elmalara, köpeklere ve buna dayanan çok sayıda tecrübeye sahiptir. Benzersiz örnekleri görebilir, tahmin edebilirsiniz. Sandalyeye oturabilir, elmayı yiyebilirsiniz, köpek de havlayabilir. TED إذًا كل فرد هنا لديه العديد من الخبرات مع الكراسي والتفاح والكلاب، واعتمادا على هذا، يمكنكم أن تروا أمثلة غير مألوفة ويمكنكم التخمين يمكنكم الجلوس على كرسي، يمكنكم أكل تفاحة، والكلب سوف ينبح.
    Hepsi de farklı, sizin bacak uzunluğunuzun, sırt ve sırt konturünün fonksiyonudur ve eğer herbirinizin sandalyesine belki bütün sandalyelere toplamda 100 sensör koysaydım, parmağınızın olmasa da parmak iziniz gibi size özel bir indeks yaratabilirdim. TED كلها مختلفة بسبب طول قدمك و ظهرك و وضعية ظهرك لو وضعت مئة جهاز استشعار في كل الكراسي الآن لاستطعت رسم مخطط خاص بك و كأنه بصمتك , و لكن ليس بصمة اصبعك
    Bütün bu sandalyelere ihtiyacımız yok. Open Subtitles نحن لا نحتاج إلى كل هذه الكراسي.
    Tekerlekli sandalyelere ve özürlüler için düzenlenen eğlencelere vesile olan MS'e gibi değil. -Bence bekleyip-- Open Subtitles ليس النوع المرح ذو البالونات و جولات الدراجات للعجزة على المقاعد المتحركة
    Ah, işyerinde beni o aptal sandalyelere oturtuyorlar. Open Subtitles انه يجبرونني علي الجلوس علي هذه المقاعد الغبية في العمل
    Amishlerin doğum sandalyesi dediği sandalyelere mi? Open Subtitles طبعًا، اين؟ على هذه المقاعد القديمة التي ندعوها كراسي..
    Bekle. Bodrumdan sandalyelere ihtiyacımız var. Open Subtitles انتظر نحتاج إلى جلب كراسي من القبو
    Sırtımızı bu sandalyelere dayamaya alışmıştık. Open Subtitles نحن كنا نقوم بأخذ استراحة على هذة الكراسى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more