"sandalyeme" - Translation from Turkish to Arabic

• كرسيي
• مقعدي
• كرسيّ
• كرسيى
• بمقعدي

Birdenbire, Brennan benim sandalyeme doğru yürüdü zili elimden aldı, benim kabine toplantısı veya değişikliği durumlarında sinyal olarak kullandığım zili, ve kendi koltuğuna geri döndü, zili çaldı.
و فجأة، مر برينن أمام كرسيي فأخذ الجرس، الجرس الذي أرن ليعلن عن تغيير أو إعادة توزيع للخزائن، فعاد بسرعة إلى كرسيه، و رن الجرس.

Hiç öyle bakma bana. sandalyeme dokunmamanı milyon kez söyledim.
أخبرتك مليون مرة أن لاتخرب كرسيي

Ayrıca şişko da benim sandalyeme oturmuş.
و سمحتم للسمين بالجلوس في كرسيي

Sadece sandalyeme oturtup delmek istediğim adamlara.
فقط مع الرجال الذين أريدهم أن يحفروا في مقعدي

Benim sandalyeme oturursanız, ister 1.50 olun, ister 2 metre, ağırlığınızla öyle bir idare ediyor ve yaslanmak için gereken kuvveti transfer ediyor ki sizin ayarlamak için bir şeyler aranmanıza gerek kalmıyor.
فاذا جلست على مقعدي, لا يفرق ما اذا كان طولك خمسة اقدام, او ستة اقدام سيتعامل دوما مع وزنك ويقوم بنقل القوى المطلوبة للاتكاء بطريقة لاتحتاج معها للبحث عن شيء لتضبطوه ليمكنم من عمل ذلك.

sandalyeme, ışığıma ve tükürük emicime ihtiyacım var.
أحتاج كرسيّ وإضاءتي وشافط السوائل

Yoksa seni sandalyeme kadar getirdiğim... ve sonucunun ne olduğunu gördüğün için mi?
أو أننى قمت بمفاجأتك وسوف ينتهى بك المطاف فى كرسيى وتعرف الآن ماذا ينتظرك

Justin beni büyüyle sandalyeme yapıştırmaya çalıştığı an bir şeyler döndüğünü anladım.
مُنذُ محاولة (جاستين) لإلّقاء تعويذة ليُثبتني بمقعدي وعرفتُ أن هناك خطبً ما.

Bu sandalyeme oturduğun içindi şişko.
هذا بسبب جلوسك على كرسيي أيها السمين

Eşyaları kaybediyorsun. - Dr. Pike, sandalyeme oturdu mu?
دائماً تضيعين الأشياء هل الدكتور " بايك " جلس على كرسيي ؟

Sırtımı sandalyeme dayayıp sol ayağımla yeni bir ritim tutturabilirim.
"أستلقي على كرسيي وأدع قدمي اليسرى تعزف لحنا جديدا..."

Bu kadın benim sandalyeme "lezzetli" mi dedi?
هل وصفت كرسيي باللذيذ؟

Alan! Dikkat et. sandalyeme çarpıyorsun.
(الان) راقب خطوتك أنت تضرب كرسيي

-Benim sandalyeme değil.
ليس على كرسيي

- sandalyeme raptiyeler koyuyor.
-اسمع، اعلم بان هذا انت -لقد وضع مسامير حديديه على مقعدي

Sanırım benim sandalyeme oturuyorsun.
اظن انك تجلس على مقعدي لم لا تقف؟

Benim sandalyeme raptiye koydu.
-لقد وضع مسامير حديديه على مقعدي

Tekerlekli sandalyeme dokunma!
لا تلمس كرسيّ المُتحرك.

Kimse benim tekerlekli sandalyeme dokunamaz.
لا أحد يلمس كرسيّ المُتحرك.

Onu sandalyeme oturtmak için neleri vermezdim.
كم أحببت أن أحصل عليه فى كرسيى