O yüzden Sandviçinin içindeki salatalıklar, öğle yemeği sırasında göz kırışıklıklarına iyi gelmesi için de kullanılabilir. | Open Subtitles | لذا الخيار في شطيرتك يمكنك استخدامه كمزيل للتجاعيد وقت الغداء. |
Sırf krem peynirli Sandviçinin yarısını verdin diye seninle okulu kırmayı kabul ettiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني وافقت على الهروب معك فقط لأنك أعطيتني نصف شطيرتك. |
Ve tam hamlemi yapıp onun yanına oturacağım gün tahmin et kim ortaya çıkıp Sandviçinin yarısını ona önerdi? | Open Subtitles | وفى اليوم الذى كنت سأتجرأ وأجلس معه خمنى من جاءت وعرضت عليه نصف شطيرتها |
Anahtarımı Sandviçinin içine koydum ve-- | Open Subtitles | -وضعت مفتاحي في شطيرتها |
Sen kahraman Sandviçinin büyük bir parçasısın. Kızı kurtarmak istiyorsun. | Open Subtitles | أنت كتلة كبيرة من سندويتش بطل أنت تريد إنقاذ الفتاة |
- Heather Chandler Sandviçinin içinde olmak ne güzel olurdu. | Open Subtitles | لكي يكون في نشار فيرونيكا - سندويتش شماع هذر. |
Evet, duş aldırdım, giydirdim hatta Sandviçinin kenarlarını bile bizzat kopardım. | Open Subtitles | أجل، مستحمًّا متأنّقًا، حتّى أنّي أزلت قشرة الخبز عن شطيرته بنفسي. |
Sandviçinin keyfine bak. | Open Subtitles | تمتّعي بأكل شطيرتك |
Daha dün, Sandviçinin içine bozukluk koyarken yakaladım. | Open Subtitles | بالأمس رأيته يضع البنسات في شطيرته |
Ona Cheetos vermeden önce fındık ezmeli Sandviçinin en az yarısını yemesini sağla ve bugün kakasını yapmadı, ama genelde poposunu tutup "Bomba geliyo!" diye bağırır. | Open Subtitles | أحرصي على أن يأكل نصف شطيرته على الأقل قبل أن تعطيه الـ شيتوز وهو لم يتبرز اليوم لكن بالعادة يمسك بمؤخرته ويقول "دودي بومب" |