sardalyeler kuzeye giderken büyük bir yırtıcı hayvan kafilesi onları takip eder. | Open Subtitles | وبينما تسافر أسماك السردين شمالاً، نجد فوجا كاملا من المفترسين يتبعهم. |
sardalyeler nadiren kabarcıklarla karşılaşır ve bir araya toplanırlar. | Open Subtitles | ونادرا ما تتمكن أسماك السردين من اجتياز هذه العوازل الهوائية لتتجمع بقرب بعضها. |
Karınlarını doyurdukları balıklar dağınık durumdadırlar, ama bazen avları bu sardalyeler gibi kalabalık sürüler halinde bir araya toplanırlar. | Open Subtitles | عادة ما تكون فرائسها متناثرة هنا وهناك لكن أحيانا تجدها متجمعة بشكل مكثف في المياه الضحلة، مثل أسماك السردين هذه. |
Bu, sardalyeler gibi planktonla beslenen büyük balık sürülerini çeker. | Open Subtitles | هذا الأمر يجذب أفواجاً من الأسماك التي تتغذى علي البلانكتون، مثل أسماك السردين هذه. |