Ve Meksika'da, doğranmış jumiles Sarmısak, limon ve tuz ile kızartılır. | TED | وفي المكسيك، تُحمص الخنافس المفرومة مع الثوم والليمون والملح. |
İyi bir çocuk olursan belki içine Sarmısak da koyarlar. | Open Subtitles | قد يضعون لك فيها بعض الثوم إذا أحسنت التصرف |
İçine biraz Worcestershire sosu, Sarmısak, azıcık da kekik katarım. | Open Subtitles | أدهن القليل من الصلصة ، و أضيف الثوم و القليل من الزعتر |
Tamam, hiç Sarmısak, makarna, donmuş bezelye ve tavuk suyun var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ ثوم و باستا و بازلاء مجمدة و حساء دجاج؟ |
Sarmısak. | Open Subtitles | ثوم أرضي |
Bu peynir değil ki, Sarmısak. | Open Subtitles | هو لَيسَ جبناً، بل ثومُ |
Arkadan saldıran ve Sarmısak kokan biri hiç edemez. | Open Subtitles | و خصوصا الذي يهاجم في اتجاه الريح و تفوح منه رائحه الثوم |
Balık, istiridye, Sarmısak, kırmızı biber-- | Open Subtitles | انها مجموعة رائعة من الاسماك و المحار و الثوم و الفلفل الاحمر |
Galiba sosa fazla Sarmısak koydum. | Open Subtitles | أعتقد أنني وضعت الكثير من الثوم في هذا الصوص؟ |
Hiç bir zaman Sarmısak fazla olamaz. - Beğeniyor musun onu? | Open Subtitles | من المستحيل وضع الكثير من الثوم في اي شيء. |
Sarmısak, domuz sosisi, ananas. | Open Subtitles | كانت مصنوعة من الثوم والاناناس واللنجويسا |
Belkide Sarmısak hakkında konuşmak için iyi zaman değildir? | Open Subtitles | اعتقد انه ليس الوقت المناسب للتحدث عن الثوم |
Afedersin, Vanessa. Masa 16 Sarmısak istiyor. | Open Subtitles | اسمحي لي فانيسا, اعتقد ان الطاولة 16 تحتاج للمزيد من حبات الثوم |
Biri geleneksel biri de kuşkonmazlı olsun. Sonuncuda da deniztarağı ve Sarmısak olsun. | Open Subtitles | واحدة تقليدية، وواحدة بيضاء مع الهليون، نعم وأضف البطليموس مع الثوم |
Eğer sorun vampir olsaydı, Waffle'nın içine Sarmısak koyardım ama Jenny yemezdi ayrı mesele. | Open Subtitles | إذا كان مصاص دماء، فسأضع الثوم في الفطائر، لكنها لا تأكلها |
- Soğan Sarmısak. | Open Subtitles | لا بصل ولا ثوم |
Çiğ Sarmısak. | Open Subtitles | هو ثومُ خامُ |