Bir seçeneğin var, anne. O biyolojik silahın patlamasını durdurmak için bir yol bulursak, o lanet olası kaynağa ihtiyacınız kalmaz. | Open Subtitles | لديك خيار, علينا إيجاد طريقة لإيقاف ذلك السلاح, لا حاجة للدم المصدر |
Fakat seçeneğim yok. Bir seçeneğin var. Hiç bir belgeyi imzalama. | Open Subtitles | دعني اقول لك انه لديك خيار وانك لن توقع هذه الاوراق اين هو اللقاء |
-Hayatta kalmaktan bahseden sen değil miydin? . -Bak iki seçeneğin var. ya sana dediklerimi yaparsın. | Open Subtitles | لديك خياران, إما أن تفعل ما آمرك به أو تسقط وتحترق |
Hâlâ kapıdan çıkıp gitme seçeneğin var. | Open Subtitles | مازال لديك الخيار, لتنصرفي من هنا |
İki seçeneğin var: Ya kapıdan çıkar gidersin ya da seni çalışan sağlığı bölümüne gönderirim, bir kaba işersin. | Open Subtitles | لديك خيارين , بأمكانك الخروج من هذا الباب حالاً او ان ارسلك الى مسؤل صحه الموظفين وسوف تضطر الى البول في كأس |
Gördüğüm kadarıyla iki seçeneğin var: | Open Subtitles | بالطريقة التي أرى بها الأمر، لديكِ خيارين: |
Onu öldüreyim deme. Onu öldürmeme seçeneğin var. | Open Subtitles | يمكنك أن تقتله , لديك اختيار ألا تقتله |
Hayır, bir seçeneğin var. Ama bunu yapmanın çok uzağındasın. | Open Subtitles | كلا, كان لديك الأختيار ولكنك بعيد كل البعـُـد عن القيام به |
İyi bir seçenek değil ama bir seçeneğin var. | Open Subtitles | ليس لديك خيار جيد ولكن لديك خيار |
Katara, bir seçeneğin var: affetmek. | Open Subtitles | لديك خيار بالفعل يا كتارا الـتـسـامـح |
Avustralya'ya geldiğinde iki seçeneğin var. | Open Subtitles | عند وصولك إلى أستراليا لديك خيار |
On senelik olmadan seçeneğin var, seni dinliyorum. | Open Subtitles | لديك خيار آخر من دون أستخدام العنف |
Bu iş şimdi sona erebilir. Bir seçeneğin var. | Open Subtitles | يمكن لهذا أن يتوقف الآن لديك خيار |
İki seçeneğin var. Ya benim her dediğimi dinlersin yada yere çakılıp parçalanıp yanarsın. | Open Subtitles | لديك خياران, إما أن تفعل ما آمرك به أو تسقط وتحترق |
İki seçeneğin var. | Open Subtitles | لديك خياران يمكنك أن تحتفظي, بالسر وتعيشي عذابه إلى الأبد |
seçeneğin var. Ya büyü ya da vazgeç. | Open Subtitles | لديك الخيار واصل الكفاح أو أستسلم |
Gördüğüm kadarıyla iki seçeneğin var. | Open Subtitles | الآن الطريقة التي أرى أنها هي هذا لديك خيارين. |
Ortalıkta bir sürü hastalık var ve eğer hamile kalırsan yalnızca 2 seçeneğin var. | Open Subtitles | الأمر فقط ان هناك الكثير من الأمراض وإذا حملتِ سيكون لديكِ خيارين |
- seçeneğin var, dostum. Hadi ama. | Open Subtitles | لديك اختيار بربّك يا رجل |
Şimdi iki seçeneğin var. | Open Subtitles | الأن ، لديك الأختيار |
Ne seçeneğin var? | Open Subtitles | وما هي خياراتك ؟ |
Buradan görüldüğü kadarıyla, iki seçeneğin var. | Open Subtitles | هنالك خياران أراهما أمامي الآن الأوّل: |
Evet, ama evlat senin onlardan çok daha fazla seçeneğin var. | Open Subtitles | أجل , ولكن يا فتى لديك خيارات كثيرة , لم تكن متاحة لديهم |
Bence iki seçeneğin var. | Open Subtitles | حَسناً، كارل، أنت عِنْدَكَ إختياران. |
Hala bir seçeneğin var. Diğerleri geleceklerini görmediler. | Open Subtitles | أنت ما زلت عندك إختيار الآخرون لم يروا مستقبلهم |
Ama madem ahlaka bu kadar bağlısın iki seçeneğin var. | Open Subtitles | ولكن بما أنك تبدو محزوناً لهذا أمامك خياران |
Tek seçeneğin var. | Open Subtitles | أمامك خيارٌ واحدٌ فقط هنا |
- Başka ne seçeneğin var? | Open Subtitles | ألديك خيار أخر؟ |