seçeneğiniz yok. Talep ettiğimiz zamanı bize vereceksiniz. | Open Subtitles | ليس لديك خيار عليك إعطائنا الأسابيع التي طلبناها |
Pek fazla seçeneğiniz yok efendim. | Open Subtitles | ما من خيار أخر لديك , أليس مذلك يا سيدي؟ |
Kusura bakmayın, bana sorarsanız bu şartlar altında en iyi seçeneğiniz bu. | Open Subtitles | أنا آسفة، أظن أن في خضم هذه الظروف، هذا هو الخيار الأفضل. |
Yoldaki bir çatışmada, sadece birkaç seçeneğiniz vardır. | Open Subtitles | عندما تتورط في معركة مسلحة في الطريق ستتاح لك خيارات قليلة |
Bunlar olmadığında ise iki seçeneğiniz vardır. | TED | الآن عندما تخرج هذه من السيطرة، سيكون لدينا خياران. |
Kişiliğinizi ve mali durumunuzu değerlendirip bir yaşlı bakım evinde kalmanın mı yoksa evde kalmanın mı en iyi seçeneğiniz olduğuna karar vereceksiniz. | TED | سوف تحتاج إلى تقييم شخصيتك ووضعك المالي لتحديد ما إذا كانت جماعة لرعاية المسنين أو البقاء في المنزل هو خيارك الأفضل. |
Ama düşündüğünüz zaman, gelecekte daha az materyalin bulunduğu dünya içinde, iki seçeneğiniz vardır. | TED | فكر في الأمر .. إن كنت تريد أن تعيش في عالم في المستقبل بحيث يوجد فيه سلع أقل وأفضل فأنت أمام خيارين |
Yaşamak istiyorsanız, sadece tek seçeneğiniz var. | Open Subtitles | إذا كنتم تريدون النجاة فلديكم خيار واحد فقط |
..milyonlarca, milyarlarca masumun yaşamını kurtaracaksa... ..başka seçeneğiniz olmaz. | Open Subtitles | يمكن أن ينقذ ملايين ، المليارات من الأرواح البريئة. لن يكون لديك أي خيار. |
Başka seçeneğiniz olmadığı için söylediğiniz şeyler. | Open Subtitles | بعض الأشياء تقولها لأن ليس لديك خيار آخر |
Boşver onları. Konser bedava, salak. Başka seçeneğiniz yok. | Open Subtitles | تباً لهؤلاء الناس إنه عرض مجانى أيها الأحمق, لا خيار لديك |
Şimdiye dek öyleydi, çünkü başka bir seçeneğiniz olduğunu düşünmüyordunuz. | Open Subtitles | حتى الأن .. لانكم لا تعتقدون أنه لديكم خيار, |
Uçak yolculuğu yapacağınız zaman, başka seçeneğiniz olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بالطيران نعلم أنه ليس لديكم خيار كالمعتاد |
Burada olup olmamak hakkında bir seçeneğiniz yok mu? | Open Subtitles | ليس أمامكم الخيار؟ أليس أمامكم الخيار في وجودكم هنا أم لا؟ |
Onun yerinde olsaydınız, sizin de tek seçeneğiniz olurdu. | Open Subtitles | أؤكد لك لو كنت مكانه فليس لديك سوى هذا الخيار |
Konkan Queen'i satarak mı, yoksa başka bir seçeneğiniz mi var? | Open Subtitles | هل سيتم بيع مطعم "الملكة كونكان" أم أنّ هناك خيارات أخرى؟ |
Aynen, her şeyi savıyor böyle. Fazladan seçeneğiniz olur diye üç tane getirdim. | Open Subtitles | أجل، ستتخلص من كل شيء .. وفرت لكِ ثلاثة خيارات لذا |
Fakat siz kaza geçirdiniz ve 2 seçeneğiniz var: ya öleceksiniz ya da hidrojen sülfür alacaksınız. Ve mantık olarak %75 gibi bir kurtulma oranı varken. | TED | أنتم في حادث. لديكم خياران: ستموتون أو ستأخذون كبريت الهيدروجين و لنقل إن 75 بالمائة منكم لم تتضرر أدمغتهم. |
İkinci seçeneğiniz; iyileşme ümidiyle erken tedaviye başlamaktır. | TED | خيارك الثاني: هو الخضوع لعلاج مبكر مع الأمل بالشفاء منه. |
özellikle de iki seçeneğiniz varsa; kahverengi ya da açık renk vardı. Yani bu dersi erken yaşta öğrendim. | TED | خاصة ان كنت املك خيارين .. البني .. و السادة وقد تعلمت هذه الدروس منذ صغري |
ama bir ofis binasında, daha çok seçeneğiniz vardır. | Open Subtitles | في مكتب مبنى ربما يكون لديك اختيارات اكثر |
Korkarım ki başka seçeneğiniz yok. Ne yapıyorsun burda? | Open Subtitles | أخشى أنكِ لا تملكين خيارًا. ماذا تفعلين هنا؟ |
Hiçbir seçeneğiniz olacaktır ancak anlaşma için. | Open Subtitles | لن يكون لديهم خيارا سوى المفاوضة. |
Başka seçeneğiniz olmayacak. | Open Subtitles | وهذا خياركم ألوحيد وانتم مجبرون على ألقبول |
Aslında, fazla bir seçeneğiniz yok. | Open Subtitles | في الحقيقة، أنت ما عِنْدَكَ إختيارُ كبيراً. |
Dinleyin, hepiniz. Burada 2 seçeneğiniz var. | Open Subtitles | اسمعوا كلكم , لديكم اختيارين هنا |