Hiçbir zaman bahçıvanın yaptığına inanmadım, ama bunu yapacak bir sebebi olan başka kimseyi de bulamadım. | Open Subtitles | لم أصدق قط أن البستاني كان الفاعل، لكن لم استطع إيجاد آخر ممن كان لديه الدافع لقتلها |
Gerektirici sebebi olan biri. | Open Subtitles | شخص كان لديه الدافع لارتكاب الأمر |
Elias Carter'in ölmesini istiyor. Muhtemelen onu öldürmek için sebebi olan birini kullanacaktır mesela onun davasındaki şüphelilerden birini. | Open Subtitles | "إلايس) يُريد رحيل (كارتر)) غالباً سيستخدم أحد لديه الدافع" |
Elias Carter'in ölmesini istiyor. Muhtemelen onu öldürmek için sebebi olan birini kullanacaktır mesela onun davasındaki şüphelilerden birini. | Open Subtitles | "إلايس) يُريد رحيل (كارتر)) غالباً سيستخدم أحد لديه الدافع" |
Her zaman sebebi olan oydu. | Open Subtitles | هو من كان لديه الدافع دائما |
- Evet ama sebebi olan tek kişi o. | Open Subtitles | -أجل، لكنّه الوحيد الذي لديه الدافع . |