Kızgın seks harika olabilir. Bu, yanlış yolu seçmek için bir sebep değil. | Open Subtitles | فالجنس الغاضب رائع لكن هذا ليس سبب لفعل ذلك |
Can simidinmişim gibi bana tutunman için bir sebep değil bu! | Open Subtitles | لكن هذا ليس سبب بأنك تظهر بوجهي كأني فرصة حياتك |
Evet, ama bu sizi çılgınca sevmeyen biriyle birlikte olmak için bir sebep değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس سببا كافيا لتحتملي شخصا لا يحبك كفاية؟ في الوقت الحالي فانا لست متاكدة انه يوجد في الرجال |
Ama sana nazik davranıyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Ve iyi bir sebep değil. | Open Subtitles | و لكنى أعرف أنه طالما أنها تعاملك بلطف فلابد أن يكون ذلك لسبب معين و ليس سببا طيباً |
Ama sadece sizinle birlikte iblislerle dövüşmesi için onu istemeniz taşınması için yeterli sebep değil. | Open Subtitles | لكنني سأقول لكم هذا ، رغبتكم بجعلها تحارب المسعوذين معكما ليس سبباً كافياً لجعلها تنتقل إلى هنا |
Savunmasına çalışmamak için bir sebep değil bu. | Open Subtitles | ذلك ليس سبباً كافياً لنتوقف عن الدفاع عنها |
Bu asıl sebep değil. | TED | هذا ليس السبب الرّئيسي. |
Ama bu kendinizi şimdi riske atmanız için bir sebep değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس سبب لوضع نفسك في خطر الآن |
Anne! Hadi ama, bu randevunu bitirmek için bir sebep değil. | Open Subtitles | امي،بربك هذا ليس سبب لانهاء موعـد.. |
Kalmam için yeterli bir sebep değil. | Open Subtitles | هذا ليس سبب كافي لي لأبقى |
Evet. ama bu yeterli bir sebep değil. | Open Subtitles | نعم. ذلك ليس سبب كفاية |
Bu bir sebep değil. Neye karşı öfkelisin? | Open Subtitles | ذلك ليس سبب مما أنت غاضب من؟ |
Bilmem, sence 300 yıldır soykırıma uğramaları yeterli bir sebep değil mi? | Open Subtitles | حسنا،أنا لا أعلم ربما 300 عام من الإبادة الجماعية هذا ليس سببا كافيا لك يا بطل؟ |
Ama bu vücuduna iki kurşun yemesi için yeterli sebep değil. | Open Subtitles | و هذا ليس سببا ليتلقى رصاصتين فى صدره |
bu iyi bir sebep değil, bunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | "تمتع بالجحيم, إلى اللقاء فهذا ليس سببا جيدا وانت تعلم هذا |
Bir şeyi bırakmak için makul bir sebep değil bu. | Open Subtitles | و ذلك ليس سببا جيدا للتخلي عن اي شيء |
Bu bir sebep değil. En azınan geçerli bir sebep değil. | Open Subtitles | هذا ليس سببا على الأقل, ليست فكرة جيدة |
Bunun için üzgünüm aşkım ama bu okulu asman için bir sebep değil. | Open Subtitles | يؤسفني ذلك يا حبيبتي لكنه ليس سبباً لترك المدرسة |
- Bu, kadın dövmek için sebep değil. - Değil ama sonunda oraya varıyor. | Open Subtitles | هذا ليس سبباً لضرب سيدة - ليس هذا, لكن ينتهي بك المطاف بفعل هذا - |
- İyi bir sebep değil. - Ama gerçek bu. | Open Subtitles | إن هذا ليس سبباً جيداً إنها الحقيقة |
Bu pek yeterli bir sebep değil. Hatta bir sebep bile değil. | Open Subtitles | هذا ليس سبباً كافياً هذا ليس سبباً |
- Deli gibi öfkeleniyorum. - Evet ama bu sebep değil. | Open Subtitles | استشيط غضباً - أجل, لكن هذا ليس السبب - |