| Fakat meydan okuyanlar iyi bir sebep için geri dönmediler. | Open Subtitles | ولكن المتمردين لا يربحون أبداً لسببٍ وجيه |
| Seninle bir sebep için evlendiğimi biliyordum tabi paran haricinde. | Open Subtitles | لقد كنتُ أعرف أنني تزوجتك لسببٍ وجيه... بالإضافة إلى مالك... . |
| Oraya özel bir sebep için değil... | Open Subtitles | لم اذهب إلى هُناك، لسببٍ مُحدّد... |
| Arkadaşım seni derinlerden iyi bir sebep için çağırdım. | Open Subtitles | حسناً يا صديقي لقد أستدعيتك من أعماقك لسبب مهم جداً |
| İyi bir sebep için öldüler. | Open Subtitles | بالواقع، لقد ماتا لسبب مهم |
| Hepinize teşekkürler çok değerli bir sebep için büyük miktarda para topladık. | Open Subtitles | شكراً لكم جميعاً. جمعنا قدر كبير من المال لأجل قضية جديرة. |
| Edenia yok oldu ve yitik bir sebep için insanların ölmesinden bıktım usandım. | Open Subtitles | ايدينيا) انتهت و قد تعبت من موت الناس) لأجل قضية خاسرة |