Sadece onunla seks yaptım ve şu an doğru sebepler için buradayım. | Open Subtitles | لقد كنت أمارس الجنس معها وأنا هنا من أجل الأسباب الصحيحة الآن |
Konuşuyorduk ve yanlış sebepler için yapıyoruz sanıyorduk. | Open Subtitles | كنا نتحدث, و نعتقد أننا كنا سنفعله من أجل الأسباب الخاطئة حقاً؟ |
Bazen, doğru sebepler için yanlış şeyler yapman gerekir. | Open Subtitles | أحيانا أضطر لفعل الشىء الخطأ للسبب الصحيح |
Doğru sebepler için yaparsam eğer. | Open Subtitles | اعتقد ذلك ، سأفعله للسبب الصحيح |
Doğru olanı, doğru şekilde, doğru sebepler için yapmayı istemek. | TED | الرغبة في القيام بما هو صحيح على النحو الصحيح للأسباب الصحيحة |
Bu noktada, hanımefendiye, sadece iyi sebepler için savaştığımızı anlattım. | Open Subtitles | بينما نحن - كما وضحت للفرسة نتقاتل فقط للأسباب الجيدة |
Haklı sebepler için doğru şeyler yapmaya. | Open Subtitles | . من أجل الأمور الجيدة . من أجل الأسباب الصحيحة |
Bazen haklı sebepler için savaş açmayı haklı göstersek bile. | Open Subtitles | حتى لو شُنِت من أجل الأسباب الصائبة |
Bazen haklı sebepler için savaş açmayı haklı göstersek bile. | Open Subtitles | حتى لو شُنِت من أجل الأسباب الصائبة |
Doğru sebepler için yaparsam eğer. Canını hangisi sıkmayacaksa dostum. | Open Subtitles | اعتقد ذلك، سأفعله للسبب الصحيح |
Bak, sana güvenmek istiyor ama sende şu var, bilmiyorum haklı sebepler için yanlış şeyler yapma alışkanlığı. | Open Subtitles | . إسمع ، إنه يريد أن يثق بك . ولكن لديك هذه ، لا أعلم ، العادة بأن تقوم بأعمال خاطئة . للأسباب الصحيحة |
Bunu doğru sebepler için yapıyorsun değil mi Louis? | Open Subtitles | أنت تفعل هذا للأسباب صائبة أليس كذلك ، لويس؟ |
Ama doğru sebepler için teklif edip etmediğini sorgulamama sebep oldu. | Open Subtitles | الأمرُفقط... جعلني أتسآئل ما إذا كنت تطلب الزواج للأسباب الصحيحة، أتعلم؟ |