| Acil servis ziyaretin öldürenin sen olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | بالحكم على رحلتك الصغيرة لقسم الطوارئ .. لم يكن أنت |
| Dünyamızı yok etmeye çalışanın sen olmadığını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت أنك لست من تحاول تدمير عالمنا إذاً , من هو ؟ |
| Onu koyanın sen olmadığını söyle. | Open Subtitles | من الأفضل أن تخبرينى أنه ليس أنتِ |
| Mary, bu iğrenç işin arkasındaki tek beynin sen olmadığını düşünüyor. | Open Subtitles | ماري هنا يعتقد انك لست العقل المدبر الوحيد وراء هذا المشروع السيئ |
| Ayrıca emin ol, patronun sen olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | وصدقني, نحن نعلم بأنك لست الرئيس |
| Ve beni kurtaranın sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | و أنا أعرف أنه ليس أنت من أخرجنى من الحريق |
| Bunu anlayan tek kişinin sen olmadığını bilmelisin. Sen 3 kişiden birisin. | Open Subtitles | لقد تغيّر العالم، يجب أن تعلم أنّك لست الوحيد الذي اكتشف ذلك. |
| Bu servisteki ilk işbirliği yapmayan hastanın sen olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تدرك أنّك لستُ أوّل مريض غير متعاون بهذه المجموعة |
| sen olmadığını biliyordum hiçbirisinin bu hayatta olmadığını biliyordum ama yani gözümün önünde canlı canlı olan şeyler hiç farklı hissettirmedi, çünkü hepsi gerçekti. | Open Subtitles | علمت أن هذا لم يكن أنت وأن لا شيء من هذا كان من حياتي لكن.. |
| Dizlerinin üzerine çöküp ilan-ı aşk etsen bile gerçek sen olmadığını anlayabiliyorum. | Open Subtitles | حتى لو نزلت على ركبتيك و أعلنت , تفهمد قصدى أنا متأكدة , أنه لم يكن أنت حقاً |
| Lütfen, sen olmadığını söyle, baba. | Open Subtitles | من فضلك , أخبرني بانه لم يكن أنت , أبي |
| Asıl tehlikenin sen olmadığını nereden bilelim? | Open Subtitles | كيف لي أن أعرف أنك لست من تشكل خطراً علينا؟ |
| Bu konuda rahatsızlık duyan tek kişinin sen olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أتصور أنك لست الوحيد الذيشعربالبعدعنعشيرته. |
| Sahtekarın sen olmadığını nereden bileyim? | Open Subtitles | كيف لي أن أعرف أنك لست النصاب؟ |
| Bana, bunu yapanın sen olmadığını söyleme. | Open Subtitles | أخبريني أنه ليس أنتِ |
| Neler dönüyorsa, sen olmadığını biliyor. | Open Subtitles | كل ما يحدث انها تعرف انك لست المسؤولة |
| Orada kontrolde olanın sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك لست المتحكم بنفسك. |
| sen olmadığını anlayınca, hayal kırıklığımı tahmin edebilirsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتخيل خيبة أملى عندما إتضح لى أنه ليس أنت. |
| Eğer kötü zaman geçirdiğini düşünüyorsan metal bir kutuda tutsak... - ...olanın sen olmadığını aklından çıkarma. | Open Subtitles | إن كنت تعتقد وضعك سيئًا، فحاول التذكّر أنّك لست الحبيس في صندوق معدنيّ. |
| Peki bu kehanetin yazarının sen olmadığını nereden bileceğim? | Open Subtitles | وما أدراني أنّك لستُ مؤلّف تلك النبوئة؟ |
| sen olmadığını, herkesin bu sorun başka mı? | Open Subtitles | هذا ليس أنت هذا شيء آخر، هذه هي المشكلة |
| Her neyse, hangisi olursa olsun, ortalık dağıldı diye arkadaşlarıma bağıran veya çamaşır sepetinin üstündekiler için deliye dönen kişinin sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | على أية حال أعلم أنكِ لست أنت التي توبخين أصدقائي بسبب الفوضى أو تفقدين صوابك بسبب ثيابي على سلة الغسيل تلك ليست انت |
| sen olmadığını biliyordum, yavrum. | Open Subtitles | أعلم أنه لم يكن أنتي حبيبتـي |
| Penny'yi zor durumda bırakan kişinin sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | انا اعلم انه لم يكن انت من اوقع بينى فى مشكله |
| Maskeyi çıkarıyorsun ve belki onları yapanın sen olmadığını, bir başkası olduğunu düşünüyorsundur. | Open Subtitles | تنزعذلكالقناع،ربماتفكر .. لم تكن أنت من فعل هذه الأشياء، ربما كان شخص آخر |
| Sen değildin ve sen olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | لم تكن انت, ونحن نعلم انه ليس انت |