Hayır kedi, o senin değil, Hen Wen'in. | Open Subtitles | لا أيتها القطة هذا ليس لك أنه من اجل هن وان |
- Kesinlikle. Para senin değil, unut gitsin. | Open Subtitles | توقف عن التفكير بالمال ، فهما ليس لك ، انسى هذا |
Bak, bu oda senin değil. Bizim. Paylaşıyoruz. | Open Subtitles | اسمعي الغرفة ليست لك وحدك نحن نتشارك بها |
senin değil de, Alyssa'nın onu vurduğuna dair tanıklık edebilir. | Open Subtitles | هى الوحيدة التى تستطيع أن تشهد بانه ليس أنت من أطلق عليها |
Bakayım şuna bir. senin değil o, Oscar. Ver şunu. | Open Subtitles | دعني ألقي نظرة عليها أوسكار إنها ليست ملكك |
Artık benim istediğim gibi olmasını istiyorum, senin değil. | Open Subtitles | حتى الآن أريد لها أن تكون حول لي للتغيير، وليس لك. |
Eğer kurallar uygulansaydı, ilk üçte benim olmam gerekirdi, senin değil! | Open Subtitles | لو أن القواعد طبقت كان يجب أن اكون أنا في الثلاثي الأفضل وليس أنت وانتي تعرفين ذلك |
Marian, bu ev senin değil tatlım. Sahibi biz değiliz, anlıyor musun? | Open Subtitles | ماريان , هذا المنزل ليس ملكك يا عزيزتى ليس ملكك , هل تفهمين هذا ؟ |
Ve burası benim ofisim Bob, senin değil, bunu gerçekleştirmek için yaptıklarının hiç bir önemi yok. | Open Subtitles | وهذا مكتبي , بوب ليس لك لايهم , ماتعتقد أنك فعلت لتحقيق هذا |
Şimdi de sana yalan söyleyen bir kadın çocuk senin değil dediği için bir çocuğun olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | و الآن تعتقد أنك ستنجب طفلاً لأنك سيدة تكذب أخبرتك أنه ليس لك |
- Tamam, ona dokunma. - O nedir? - senin değil, olan bu. | Open Subtitles | ليس لك, هذا ما هو يمكنك ان تلمسي هذا, استمتعي به |
Umarım garipsemezsin ama o yoğurtların hepsi benim, senin değil. | Open Subtitles | آمل أن لا يكون هذا محرجا لكن هذا الياغورت خاصتي، ليس لك |
- Harlem'i istiyorlar, aşağısı kurtarmaz. - Artık senin değil ki veresin. | Open Subtitles | يريدون هارلم ولاشيء دونها- إنها ليست لك لتعطيها، ليس بعد الآن- |
- Bırak onu. senin değil. | Open Subtitles | ضع هذه من يدك الآن إنها ليست لك |
-Bu pizza senin değil mi dostum? | Open Subtitles | هذه البيتزا ليست لك ، أليس كذلك ؟ لا |
Onunla kızının ilgilenmesi gerek, senin değil. Beni endişelendiriyorsun. | Open Subtitles | على أبنته الإعتناء به ، ليس أنت أنا من عليك الإهتمام بها |
Onlara senin değil, benim hatam olduğunu söylerim. | Open Subtitles | سأخبرهم انه كان خطأي أنا ليس أنت |
- Bunu kullanmamalıydın. senin değil. | Open Subtitles | لم يتوجّب عليك النظر من خلالها فهي ليست ملكك |
"Benim yiyeceğim o, senin değil." Ama ailen ya, paylaşman gerek. | Open Subtitles | اوه , هذا لي وليس لك ِ ولكن , تعرفين لأنكم عائلة يحب أن تتشاركوا بالطعام |
Ortaya çıkıp çıkmamak hapse girecek olanın tercihidir, senin değil. | Open Subtitles | سواء الظهور أو الاختفاء، فالقرار بيد الشخص الذي سيدخل السجن. وليس أنت. |
Bu herif artık senin değil. | Open Subtitles | انة ليس ملكك لتأخذة , انه ملكى انا |
Açıkçası seçme şansı senin değil, benim de değil. | Open Subtitles | في الحقيقة الخيار ليس لكِ وليس لي. |
- Bekle, senin değil mi? - Benimki çoktan paketlendi. | Open Subtitles | -إنتظري , أهذه ليست لكِ ؟ |
Ve ayrıca, o benim peşimde, Phoebe ya da senin değil. | Open Subtitles | بالإضافة إنه يطاردني أنا وليس أنتِ أو، فيبي |
Onunla evlenen benim. Bu benim problemim, senin değil. | Open Subtitles | . أنا الوحيدة الذى تزوجته . هذه مشكلتى ، و ليست مشكلتك |
- Önümüzdeki 24 saat boyunca senin değil. | Open Subtitles | ليس منزلك فى الـ 24 ساعه القادمه |
Onu öksüzler yurduna mı veririz yoksa bağlayıp göle mi atarız, bu bizim işimiz, senin değil. | Open Subtitles | اما أن نأخذه للملجأ أو نقيده ونلقى به فى البحيرة هذا عملنا ليس عملك |
Bu benim işim, senin değil. | Open Subtitles | هذا عملي أنا، ليس عملكِ. |
Henüz senin bebeğin değil. Karar senin değil. | Open Subtitles | ليست طفلتكِ بعد، وبالتالي ليس قرارك |