Hiç gitmedi zaten. seninle çıkmayı kabul etmemin tek nedeni sana karşı kibar olmaya çalışmamdı. | Open Subtitles | إطلاقاً، فالسبب الوحيد لموافقتي على الخروج معك هو المحاولة أنْ أكون لطيفة |
Gabey,bu akşam seninle çıkmayı çok isterim. Ne? | Open Subtitles | جيبي أرغب في الخروج معك الليلة |
Tamam, bunu düşündüm ve... seninle çıkmayı çok isterim Mouth. | Open Subtitles | ... حسناً, لقد فكرت بالامر و سيعجبني الخروج معك يا ماوث |
Bak, seninle çıkmayı çok isterim. | Open Subtitles | اسمع ، أتمنى أن أخرج معك |
seninle çıkmayı kabul ettiğimde beklediğim tam olarak bu değildi. | Open Subtitles | أجل حينما قبلت بالخروج معك ليس هذا بالضبط ما توقعته |
2 yıl yalvardıktan sonra seninle çıkmayı kabul eder ve sen annenin arabasında pantolonsuzken her şeyin bir kurmaca olduğunu anlarsın tüm futbol takımı sana gül... | Open Subtitles | إذا وافقت بعد سنتين من الإستجداء على الخروج معك سيظهر الأمر كما لو أنه تركيب و أنت في سيارة أمك بملابسك الداخلية بينما يضحك عليك كل فريق كرة القدم |
seninle çıkmayı çok isterim. | Open Subtitles | سوف أحب الخروج معك |
seninle çıkmayı tercih ederim. Zum zum zum. | Open Subtitles | أفضل الخروج معك |
O zaman seninle çıkmayı değerlendireceğim. | Open Subtitles | عندها سأفكر في الخروج معك |
Ben sadece seninle çıkmayı düşüneceğim dedim. | Open Subtitles | انا قلت سأفكر في الخروج معك |
Bobby Williams, seninle çıkmayı isterim tabi. | Open Subtitles | (بوبي ويليامز)، سأحب الخروج معك |
seninle çıkmayı çok isterim. | Open Subtitles | أنا أحب أن أخرج معك |
- seninle çıkmayı çok isterim. | Open Subtitles | - ولكن... - أحب أن أخرج معك. |
seninle çıkmayı çok isterim. seninle çıkmayı çok isterim. | Open Subtitles | أرغب بالخروج معك أرغب بالخروج معك |