Bu flaşla entegre halinde ve iki değişen durumu Senkronize ediyor. | Open Subtitles | انه يرتبط كهربائيا بذلك المصباح لجلب حالتى الاختبار الى جهاز التزامن |
Veri akışının içinde paket sınırlamalarını yeniden Senkronize ettirmesine izin verdirmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نسمح بإعادة التزامن في حدود الحزمة ضمن مسار البيانات |
Bir sureligine Senkronize oldular, fakat sonra ayrildilar. | TED | لقد كانا في تزامن لمدة، ثم انحرف كلاهما عن الآخر. |
Bunu, şehrin sokaklarındaki saatlerin ne kadar Senkronize olduğuna bakarak bile görebilirsiniz. | TED | يمكنك رؤية ذلك حتى في أشياء مثل مدى تزامن الساعات في أحد شوارع المدينة. |
O da fotonları kullanır fakat hepsi Senkronize olmuştur ve eğer lazerleri bir ışına odaklarsanız, inanılmaz kullanışlı bir alet elde etmiş olursunuz. | TED | يستخدم أيضاً الفوتونات لكن جميعها متزامنة وإذا ركزتها معاً في شعاع ستحصل على أداة مفيدة بشكل لا يصدق |
Koordinasyonlarını sergilerken kullandıkları mekanizmalardan biri eşzamanlı yani Senkronize davranışlardır. | TED | وإحدى الآليات التي يستخدمونها للتواصل للتنسيق فيما بينهم.. هي المزامنة |
Dindar görüşe göre, takvimlere ihtiyacımız var, zamanı düzenlemeye, karşılaşmaları Senkronize etmeye. | TED | وجهة النظر الدينية تقول اننا نحتاج الى تقويم زمني , نحتاج الى هيكل زمني, نحتاج الى مزامنة اللقاءت |
Ne zamandır böyle Senkronize yüzüyorlar? | Open Subtitles | منذ متى وهم متزامنين في الحركه هكذا ؟ |
Prefrontal korteks tarafından, farklı nöron gruplarının bu şekilde kasıtlı olarak Senkronize edilmesine zihinsel sentez denir. | TED | هذا التزامن الهادف الواعي لمختلف المجموعات العصبية في القشرة الجبهية يسمى بالتركيب العقلي. |
Bir zihinle Senkronize olmanın psikolojik etkileri uzun sürer. | Open Subtitles | الاثار النفسية نتيجة عملية التزامن مع عقل اخر تستمر فترة طويلة |
Biliyorsun. Senkronize olup ona bu şekilde ulaşmaktan. | Open Subtitles | حسنا , انتى تعرفى ان عملية التزامن تجعلة يحاول الوصول الى ما يريد |
Beyin işleme başlar muazzam miktarda bir bilgiyi Senkronize eder. | Open Subtitles | الدماغ يُجري عليها عمليات و تزامن و عدد هائل من المعلومات |
Ama Senkronize yüzüş onları okyanusun açgözlü yırtıcılardan korumayacak insanlardan. | Open Subtitles | لكن تزامن سباحة الاسماك لن تحميهم من اكثر شر مفترس من المحيط |
5 kamera. Onları dijitalize ve Senkronize ettim. | Open Subtitles | خمس آلات تصوير ، حولتها لمعلومات رقمية متزامنة |
Briyantincilerden hiçbir zaman Senkronize onay alamadım. | Open Subtitles | لم أحظ يوماً بفرقعة متزامنة مع تلك الجماعة |
Amaç, develeri yan yana Senkronize şekilde sürmek. | Open Subtitles | الهدف منها امتطاء الجمال في أزواج متزامنة تسير جنبا إلى جنب |
Sync'in mutlulukla nasıl ilintili olabileğini düşünüyordum, ve nedense Senkronize hareket etmek hoşumuza gider... | TED | حاولت التفكير، في الكيفية التي ترتبط بها المزامنة بالسعادة، و قد تبين لي أننا نأخذ و لأحد الأسباب متعة في المزامنة. |
Yani dünyanın herhangi bir yerindeki makineleri Senkronize edebiliyor. | TED | وهي تعمل على مزامنة الأجهزة في أي مكان في العالم. |
Erkek Senkronize yüzücüleri arıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تبحثين عن سباحين متزامنين ذكور? |
Daha önce hiç kimseyle bu kadar sekste Senkronize olmamıştım. | Open Subtitles | لم أكن بهذه الحالة الجنسية المتزامنة مع أحد من قبل |
Bir ilişki kurabilmek için yüz binlerce yıllık evrimle geliştirdiğimiz şeyler artık işe yaramıyor. Karşındakinin nefesi seninkiyle Senkronize oluyor mu göremiyorsun. | TED | كل الأمور التي قمنا بها لبناء شعور التواصل واﻷُلفة الذي نشأ لدينا على امتداد مئات آلاف السنين من التطور كلها لم تجدِ نفعاً، لا تمكنك ملاحظة إن كانت أنفاس شخص ما تتزامن مع أنفاسك. |
Bence, gördüklerimden yola çıkarak önce tekrarlar, sonra Senkronize olur, bir sonraki aşamada da tamı tamına Doktor'un tahmin ettiği gibi olurdu. | Open Subtitles | أظن، أعني .. انطلاقا مما رأيت إنه يكرر ثم يتزامن ثم ينتقل للمرحلة التالية |
Hayal edebilirsiniz ki 2 bin Senkronize YouTube videosu ile düzenleme zamanı epey uzun oluyor. | TED | يمكنكم التخيل مع 2000 فيديو متزامن من يوتيوب يجعل التوقيت عمل فظيع |
Ve, koro halinde ses çıkarırlar ki bu kesinlikle birbiri ile Senkronize halindedir. | TED | وتطلق أصواتاً وكأنها تغني بتناغم تام مع بعضها البعض |
kurdele çevirme, briç, ya da Senkronize yüzme de spor değil. | Open Subtitles | ولا الدوران بالشريط أو السباحة الإيقاعية |
Ve bu Senkronize bir salınım şeklinde hücrenin formuna izin verdiği şekilde devam ediyor. Büyük ölçekli aygıtlar olmadan doğasını anlamak oldukça karışık. | TED | و هذا التردد المتزامن المستمر في داخل الخلية يسمح له بتكوين صورة مجمعة عن بيئته المحيطة، و لكن بدون مركز تحكم للمساحات الشاسعة. |