İyi haber Frank Taft düşüşe geçmesine rağmen sermayenin yarısına ortak olmak istiyor. | Open Subtitles | الاخبار الجيده أن فرانك تاف كان معزور معى كان يقاوم نصف رأس المال |
sermayenin Afrika dışına kaçışı, yılda 80 milyar. | TED | رأس المال الذي يهرب من إفريقيا 80 بليون دولار سنويا.رأس المال الذي يهرب من إفريقيا 80 بليون دولار سنويا. |
sermayenin %30'u senin verdiğin para. | Open Subtitles | ثلاثون بالمائة من رأس المال جاء من المال الذى اعطيته لى |
Pazarların hareketliliği ve trilyonlarca dolar sermayenin tüm dünyadaki dolaşımı ki bunlar hangi ülkelerin ilerleyip hangi ülkelerin gerilediğine bağlıdır, tüm bunların hepsi GSYİH tarafından ölçülür. | TED | تتحرك الأسواق وتتحرك تريليونات الدولارات من رأس المال حول العالم معتمدة على أي الدول ترتفع وأيهم ينخفض، الجميع يقياس الناتج الإجمالي المحلي. |
Sosyal sermayenin desteklediği şey budur. | TED | و هذا ما يدعمه رأس المال الإجتماعي. |
Ama ilk eurobond olan uluslararası sermayenin kıyıdan uzakta, bilançosu dışında, üstelik öyle büyük destek de olmadan yükselişi ekonomi içindeki güven ortamının en büyük göstergesidir. | TED | لكن سندات اليورو الأولى، ورفع رأس المال الدولي في الخارج، من ميزانيتها العمومية، دون اي دعم سيادي -- هذا هو مؤشر على الثقة التي تجري في هذا الاقتصاد. |
Ve ben sabırlı sermayenin ne anlama geldiğini duygusal olarak geçen ay anladım. Çünkü şirket tam da tarihinin en büyük nakit krizinin içerisindeyken, şirketin ürettiği ürünün Coartem üretmek için dünya standartlarında olduğunu kanıtlamasına 10 gün kalmıştı. | TED | وقد أستوعبت حقاً ما يعنيه رأس المال الصبور عاطفياً في الشهر الماضي أو هكذا. لأن الشركة كانت حرفياً بعيدة 10 أيام من إثبات أن المنتج الذي ينتجونه كان على مستوى الجودة العالمية اللازمة لصنع عقار كوارتيم، بينما كانوا في أكبر أزمة سيولة خلال تاريخهم. |
120 farklı çalışmaların yapıldığı Oxford'da da bir araştırma yapıldı; desteklenebilir etkilerini ve ekonomik sonuçlarını inceleyerek, ve tekrar zaman, zaman ve zaman buldular. Şirketler şu çeşit önemli şeyleri önemsediler; aslında işletim verimliliği açısından daha iyi olan, sermayenin düşük fiyatı ve stok fiyatlarında daha iyi performans. | TED | قامت جامعة أكسفورد أيضا بدراسة بحثية حيث قامت بفحص 120 دراسة مختلفة بحثا عن تأثير النتائج المستمرة والنتائج الاقتصادية، ووجدوا مراراً وتكراراً أن الشركات تهتم بهذه الأنواع من الأمور الهامة وفي الواقع لديها أفضل الكفاءات التشغيلية، وانخفاض في تكاليف رأس المال وتحسين الأداء في أسعار أسهمها. |
Ve bu açıklamadan ötürü, New York Times'ta büyük bir makale yazılmıştı, bu makale daha çok basın ilgisine yol açmıştı, ve benim o firmanın CEO'su olma kararımı verdirdi, oysa ben sadece bir danışmandım ve bunu sermayenin ve işe alımların artışı izledi. | TED | وبسبب هذا الإعلان، حصلنا على مقالة محترمة في صحيفة نيويورك تايمز، والتي أدت لمزيد من المقالات الصحفية، ولمزيد من الإهتمام، ومن ثم قررت أن أصبح المدير التنفيذي لهذه الشركة – حيث كنت مجرد مستشارا - وبدأت جولة جديدة من جمع رأس المال وتكثيف التوظيف. |
Bu resim bize, bilgi üretimi ve değişiminin, sermayeye katılma biçiminde radikal bir değişim yaşadığımızı göstermektedir. Daha az sermaye istediğinden değil -- yani daha az para gerekeceğinden. --ancak bu sermayenin sahipliği, sermayeye katılımın oluş biçimi, radikal olarak dağıtılmıştır. Herbirimiz, bu ilerlemiş ekonomilerde bunlardan birisine sahibiz, ya da benzer bir şeye -- bir bilgisayar. | TED | ما تقترحه هذه الصورة لنا هو أننا حصلنا على تغيير جذري في طريقة إنتاج المعلومات وأن التبادل قد تم إستثماره. لا أنه أصبح أقل كثافة في رأس المال -- بحيث هناك أموال أقل مطلوبة -- بل أن ملكية رأس المال هذا، الطريقة التي يحدث بها الإستثمار، هي موزعة جذرياً. كلٌ منّا، في هذه الإقتصاديات المتقدمة، لديه أحد من هذه، ، أو بالأحرى شيء مثل ذلك -- حاسوب. |