Seni sevdiğine inandım. | Open Subtitles | صدّقت أنها أحبتك |
Seni sevdiğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنها أحبتك |
Eğer Damon'u yeniden görmek için en ufak bir şansın olduğunu bile bilseydin onu sevdiğine dair anılarını silmem için seni etkilememi asla istemezdin. | Open Subtitles | لو أنّك ظننت أن هنالك فرصة لرؤيتك (دايمُن) مجددًا لما طلبت منّي محو ذكريات حبّك له. |
Nik, beni sevdiğine şüphem yok. | Open Subtitles | (نيك)، لا شكّ لديّ في حبّك لي. |
- Neyi sevdiğine göre değişir. | Open Subtitles | هذا مرهون على ذوقك |
- Neyi sevdiğine göre değişir. | Open Subtitles | واعتمد على ذوقك. |
Bunu Robin cebine at, sonra Kate'i Robin'in hâlâ beni sevdiğine ikna et hâlâ kalbinde Isabella olduğuna. | Open Subtitles | ضعي هذا عند روبن، ثمّ اقنعي كايت بأنّه ما زال يحبّني حبه الصحيح لإيزابيلا |
Artık beni sevdiğine inanmıyorum. | Open Subtitles | -لا أعتقد أنه مازال يحبّني ! |
Sadece country müzik sevdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لتر فقط لا يمكن أن يعتقد أن تحب الموسيقى البلاد. |
Seni sevdiğine eminim, ama şu anda National City'ye yaptığın şeyi Dünya'ya yapmayı planladığın şeyi, Astra yapmaktan vazgeçmişti. | Open Subtitles | أنا واثقة من أنها أحبتك (ولكن ما تفعله بـ (ناشونال سيتي وما تخطط لفعله بالأرض |
Ava'yı çok sevdiğine inanıyorum. | Open Subtitles | (لقد صدقتك في حبّك لـ (آيفا |
- Neyi sevdiğine göre değişir. | Open Subtitles | هذا يعتمد على ذوقك |
Sevdiğin işi yapamıyorsan, o zaman en azından yaptığın işi sevdiğine emin ol. | Open Subtitles | حسناً، إذا لا يُمكنك أن تفعل ما تحبه، لذا على الأقل أحرص أن تحب ما تفعله. |