Kalplerinizdeki evrensel sevgiye ulaşamadığınız sürece cennet diye bir şey de olmaz. | Open Subtitles | ولا يوجد نعيم سوى عندما تجد الحب العالمي الذي يكمن في قلوبكم |
Çocukların sevgiye gereksinim duyduğunu biliyordum ama sevgi nasıl bir şeydi onu bilmiyordum sadece. | TED | علمت أن الأطفال يحتاجون للحب، ولكني فقط لم أكن أعلم كيف يبدو الحب. |
O da ne demek? Psikologlar bunu şöyle açıklıyor: "Benim ideolojim sevgiye, muhalifiminkisi nefrete dayalı" inanışı. | TED | ما هذا؟ هذا ما يسميه أطباء علم النفس ظاهرة افتراض أن عقيدتكم ترتكز على الحب ولكن عقيدة خصمك ترتكز على الكراهية. |
Korkumu tanıdıkça, benim ve etrafımdaki herkesin, sevgiye karşı hudutsuz bir yere sahip olduğunu görüyorum. | TED | و كما اكتشفت خوفي اكتشفت أيضاً أنني و كل الذين من حولي لانمتلك حدوداً للحب |
Daha da önemlisi böylece Kenyalılar başkaları için sakladıkları sevgiye kendilerini layık hissedebilirler. | TED | لكن الأهم، أن يعتبر الكينيون أنفسهم مستحقين للحب الذي يخصّون به الآخرين. |
RB:Hayır, eğer çocuk yetiştiriyorsanız, onları sevgiye boğmak övmek ve coşku dolu yapmak istersiniz. | TED | ر ب: لا, أعتقد فى تربيتك للأطفال, عليك فقط غمرهم بالحب و تمتدحهم و بحماس |
Adèle çok az sevgiye sahip olmuş. Bu eksikliği kapatmaya çalışacağım. | Open Subtitles | -لقد تلقت آديل القليل من الحب و سأحاول أن أعوضها عنه |
Jane, küçük kızımızın sevgiye ve ilgiye ne çok gereksinimi olduğunu anlarsa ölmek umurumda olmaz. | Open Subtitles | إذا كانت تفهم أن طفلتنا بحاجة إلى الحب و التفهم فلا يعنينى أن أموت |
Tam doğru yiyeceğe ve çok çok sevgiye ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | انه تحتاج الاكل الصحيح و الكثير الكثير من الحب |
Hiçbir kızım sevgiye muhtaç değildi. | Open Subtitles | ولا واحده من بناتي كانت تفتقر إلى ايّ انواع الحب |
..o unutulmuş insanlara, sevgiye uzak insanlara yardım etmeye çalışıyorlardı. | Open Subtitles | ... الذين تم ذلك المهملة أن كانوا قادرين على الحب. |
sevgiye mazhar olamayan insanlar sempati toplamak için uyduruyorlar. | Open Subtitles | المصابون به يشعرون بأنهم لا يستحقون الحب فيختلقون شيئاً لينالوا العطف |
Ve genişleyerek 50 yıl sürecek bir sevgiye yönelen bir yola girmeyi denemeliyim. | Open Subtitles | وربما يجب أن أحاول الإنخفاض بالطريق بشكل متصاعد وبطئ لنوع من الحب يتحول لمساندة لخمسين سنة |
Haritaya değil, sadece sevgiye ihtiyacımız var. Bu çocuk işi biliyor. | Open Subtitles | لا نحتاج إلى خريطة , فقط الحب ذلك الصغير يعرف |
Hindistan cevizleri, mangolar ve sevgiye aç yerli kızlar. | Open Subtitles | جوز الهند ، المانجو و بنات الجزيرة متشوقون للحب |
Onun sevgiye, özene ihtiyacı var. Bir anneye ve babaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها تحتاج للحب والرعاية، تحتاج لأم وأب. |
Bu çocuklar sevgiye aç kalmışlar. Kötü kullanılmışlar. | Open Subtitles | أولئك الأطفال يفتقدون للحب لقد كانوا مضطهدين |
Burada tabii ki sevgiye duyulan gereksinimi üzerine, insanların birbirlerini anlamaları üzerine ...o önemli söylevini verir. | Open Subtitles | هنا، بالطبع، يلقي خطابه العظيم عن الحاجة للحب |
ÇıIgının biri olabilirim ama hala sevgiye inanmaktan hoşIanıyorum. | Open Subtitles | قد أكون مجنوناً، و لكنني ما زلت أؤمن بالحب |
Noel'e inanıyorum sevgiye inanıyorum | Open Subtitles | أنا أَؤمنُ بعيد الميلادِ أَؤمنُ بالحبِّ |
Yemek için besine ihtiyaç duyarız. sevgiye ve barınmaya ihtiyaç duyarız. | TED | نحتاج الطعام لنأكل. كما نحتاج المسكن والحب. |
- Bunu yapabilir misin? Tabii ki, ben nefretinizi sevgiye dönüştüreceğim. | Open Subtitles | بالطبع، وأنا سَأَحول كراهيتكَ إلى الحبِّ |
Çok hassas bir yapısı vardır ve çok fazla sevgiye ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنّه حساس بعض الشيء, ويحتاج الكثير من المحبة. |
Belki de hayali arkadaşından vazgeçmesi için daha sert bir sevgiye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | ربما كان بحاجه لحب قاسي ليتخلى عن صديقه الوهمي |
sevgiye, kendini kanıtlamaya öylesine açsın ki. Kalbin darmadağın. | Open Subtitles | أنت توّاقة للحبّ وتوّاقة جدّاً لإثبات جدارتك، فبات قلبك مشوّشاً |