Ninja seviyesindeki nişancı gibiyim. İhtiyacım olan tüm eğitimi aldım. | Open Subtitles | أنا كالنينجا المهرة في الرماية إنّي مدرّب على أعلى مستوى |
Oysa elde edilen sonuca bakıldığında büyük usta seviyesindeki satranç oyunlarında Deep Blue zekiydi. | TED | بالرغم من تعريف الناتج، مستوى سادة الشطرنج، كان ديب بلو ذكيًا. |
Ve elbette, bu hikayenin bir de üzücü diğer yüzü var, A seviyesindeki öğrencilere de D notu verip, D seviyesinde | TED | ولكن هناك جانب حزين من هذه القصة فقد قالوا لطلاب الألف أنهم في مستوى الجيم |
Bu kırılabilirimdim, ama oyunun dördüncü seviyesindeki gibi hissediyorum. | Open Subtitles | سأتغاضى عن ذلك ولكنني أشعر، بأنني أحتاج إلى أربع مستويات من الترخيص، |
Zirvede,deniz seviyesindeki oksijenin üçte biri vardır. | TED | حيث يتوفر في الأعلى هناك ثلث كمية الأكسجين التي يمكن أن تتوفر على مستوى سطح البحر |
Yeraltı su seviyesindeki küçük bir azalma bunlara neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | وإنخفاض مستوى المياه الجوفي قد يسبب مثل هذه المشكلة |
Su seviyesindeki gözleri, burunları ve kulaklarıyla yetişkinlerin yöntemlerini taklit ediyorlar. | Open Subtitles | بواسطة العيون, الآذن والأنف في مستوى الماء فإنهم يصورون التقنية اللتى سيستعملونها كما البالغين |
Benzer videolar yer seviyesindeki bir asansör kapısından ... ve bir duvardan geçerlerken de var. | Open Subtitles | عندنا فيديو مماثل لعبور باب المصعد والحائط على مستوى الأرض |
Şoför tarafındaki kapıda, hoparlörde, ve direksiyonda şoför koltuğunda omuz seviyesindeki kurşun deliğinde kan var. | Open Subtitles | كان الدم على باب السائق والمذياع والمقود أيضاً وحول ثقب الرصاصة التي إخترقت مقعد السائق عند مستوى الكتف |
Himalayalar'daki ve deniz seviyesindeki değişimlerden doğrudan etkileniyor. | Open Subtitles | فبنغلادش سوف تكون المتضرر المباشر بسبب الظاهرة اللتي تحدث في الهمالايا ومن مستوى مياه البحر أيضا |
Deniz seviyesindeki büyük artışların gezegen için katastrofik sonuçları olabilir ama aynı zamanda beklenmeyen başka etkileri de vardır. | Open Subtitles | يُعتبر ارتفاع مستوى البحر الكبير كارثي في حد ذاته للكوكب، |
Dağlar yükselirken Bolivya'nın göllerinden birini deniz seviyesindeki orijinal yerinden 4.000 metrelik bir yüksekliğe çıkarmıştır. | Open Subtitles | و بعد أن تكونت ، قد رفعت الجبال بحيرة بوليفية من مكانها الأصلي القريب من مستوى البحر لأرتفاع حوالي 4000 متر |
NSA seviyesindeki bilgisayarlarla beş yılda açabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك فتحها خلال 5 سنين بحاسوب من مستوى حواسيب وكالة الفضاء. |
Bazı parçalar alacağım, böylece hücre seviyesindeki... | Open Subtitles | سوف أعدً بعض الشرائح , لرؤية مستوى الخلايا إن استطعت |
Ayrıca her şeyin pürüzsüz gitmesi için çalışma seviyesindeki ekibe ziyafet vermen gerekir. | Open Subtitles | و يجب أن تُعامل الموظفين على مستوى العمل بسلاسة في كل شيء. |
CMI seviyesindeki herkeste var. | Open Subtitles | الجميع على مستوى اللجنة البحرية الدولية. |
Kliniğimin iyiliği için geldim çünkü çaycı maaşıyla şehirdeki en iyi firmalardan birinin ortak seviyesindeki avukatını işe alıyorum. | Open Subtitles | انا هنا لأفعل خيراً لعيادتي لأني سأوظف شريك في مستوى محامي من أحد أفضل شركات المحاماة في المدينة |
Kan şekeri seviyesindeki dalgalanmalarla ilgili tecrübeme bakınca okulda öğrenim zorluğu çeken çocukları düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | ومن خبرتي في تقلبات مستويات السكر في الدم لا يسعني إلا أن افكر بالاطفال |
Büyük olasılıkla serotonin seviyesindeki büyük düşüş saldırıya sebep oluyor. | Open Subtitles | العدوان على الأرجح ناجمٌ عن طريق "الاختزالات الهائلة في مستويات "سيروتونين |
Büyük olasılıkla serotonin seviyesindeki büyük düşüş saldırıya sebep oluyor. | Open Subtitles | العدوان على الأرجح ناجمٌ عن طريق "الاختزالات الهائلة في مستويات "سيروتونين |
En önemsiz, D seviyesindeki müşterimiz hakkında bile bilgi sahibi olmalıyım. | Open Subtitles | انا يجب ان اعرف اصغر شي عن حتى الزبائن في المستوى الرابع المستوى الرابع ؟ |