Aslında dans kursuna gitmeyi ya da Seyahate çıkmayı tercih ederim ama, olsun. Ama asıI meselenin bu olmadığını anladım. | Open Subtitles | إن الأمر ليس متعلقاً بأخذ دروس في الرقص أو السفر إلى مكان ما و لكنني أدرك أن هذه ليست الفكرة |
Eğer Seyahate sabah 9 gibi başladıysanız öğlen bir şeyler atıştırmak, tuvalete gitmek, kahve içmek için mola vereceksiniz. | TED | فعند بدء الرحلة عند الساعة 9 صباحاً سترغب في التوقف للغذاء أو لاستعمال الحمام أو أخذ قهوة لمتابعة الطريق. |
Karen'ın, erkek arkadaşı Benjamin ile Seyahate çıkmasıyla ilgili ne hissediyorsun? | Open Subtitles | نعم, كيف تشعر بشأن كارين وهي ذاهبة برحلة مع حبيبها بنجامين؟ |
Ama paramızı Seyahate saklasak daha iyi olurdu. | Open Subtitles | كل ما فكرت به هو أن ندخر مالنا للسفر فحسب |
Zamanında başvurmalıydım, bu Seyahate çıkmamalıydım. | Open Subtitles | رغبت فى ذلك حينها ، و ليس القدوم في رحلة من هذا القبيل |
Her erkeğin rüyası sevgilisi ile Seyahate çıkmak. | Open Subtitles | انها حلم اي رجل ان يسافر مع المرأة التي يحبها |
2016 yılında, Norton Sound bölgesinde özel teletıp hizmeti alan hastaların yüzde 91'i için Seyahate gerek kalmadı. | TED | في 2016، تم منع السفر على 91 بالمائة من المرضى إذ استفادوا من التطبيب عن بعد في جهة نورتون ساوند. |
Yani, Seyahate çıkmak yerine, bir başkasının seyahat fotoğraflarına bakmak gibi. | TED | هي مثلًا، بدلًا من أن تسافر، تنظر إلى صور السفر لشخص آخر. |
Seyahate çıkacak öğrencileri gözden kaçırmamak için. | Open Subtitles | حتى أبقي عيني على الطلاب الذي ينوون السفر |
Bu büyük işi bitirene kadar bir Seyahate çıkmamın uygun olacağını düşündü. | Open Subtitles | ويعتقد أنه من المنسب أن أتمتع بهذه الرحلة بينما يتم هو صفقته |
Bu Seyahate beni davet ettiğiniz ve aileden biriymişim gibi hissettirdiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | أريد أن أشكركم جميعا لجلبي لهذه الرحلة و شعوري كأنني واحد من العائلة |
Onu bu Seyahate zorlamanın bir şeyleri düzelteceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | برأيك إرغامها على الذهاب بهذه الرحلة سيصلح بيننــا الأمور ؟ |
Ama önce nükleer tehlikenin sona erdiğini ilan etmek için iki lider sembolik bir Seyahate çıkacak. | Open Subtitles | لكن أولاً القائدان سوف يتخذان ما يعرف برحلة رمزية |
- Belki de Seyahate çıkmalıyız. - Piramit Madeni'ni içinde... | Open Subtitles | ربما يجب علينا القيام برحلة اى تعليق على هذة الاشعات# |
Yarın Seyahate çıkmayı planlıyorduk, öyle değil mi? | Open Subtitles | كنا نخطط للقيام برحلة غداً، تماماً مثل اليوم |
İçi sistozomyas gibi tropik bir bakteri taşıyan tropik balıklar ve kabuklularla dolu dev bir akvaryumu varken Seyahate kimin ihtiyacı olur ki? | Open Subtitles | ومَن بحاجة للسفر عندما يملك حوض سمك عملاق متخم بأسماك وقواقع استوائيّة تحمل أمراضاً استوائيّة مثل داء البلهارسيّات |
Zamanında başvurmalıydım, bu Seyahate çıkmamalıydım. | Open Subtitles | رغبت فى ذلك حينها ، و ليس القدوم في رحلة من هذا القبيل |
O nadiren Seyahate çıkar ve şehirden ayrılır. | Open Subtitles | فى ظروف نادرة,من الممكن أن يسافر ويترك المدينه لفترة |
Döndüğünde Seyahate çıkalım. Senelerdir tatile çıkmadık. | Open Subtitles | عندما تعود,دعنا نأخذ رحلة لم نسافر من فترة طويلة |
Sanırım son dört yıldır bu üç haftalık Seyahate ait anılarımı 25 dakika gibi bir zaman içinde harcadım. | TED | وعلى الأرجح أنني أستهلكت ذكرياتي لرحلة الثلاث أسابيع تلك، أستطيع القول، لحوالي 25 دقيقة في السنوات الأربع الأخيرة. |
Seyahate bile çıkmaya üşendik. | Open Subtitles | اقصد .. نحن لم نستطع حتى الذهاب إلى رحلتنا الكبيرة |
Gazetedeki işimi bıraktım, okulumu kapattım, kalemlerimi, fırçalarımı ve mürekkeplerimi paketledim, Seyahate çıkmaya karar verdim. | TED | تركت عملي في الجرائد، أغلقت مدرستي، وحزمت أقلامي والفرش، والحبر، وقررت أن أسافر. |
Derken, birden bir Seyahate çıkıyor ve çantasını bırakıyor. Neden? | Open Subtitles | ثم فجأةً , تسافر فى رحله وتتركها , لماذا ؟ |
Yeraltı dünyasından döndükten sonra, müzisyenimiz ıssız yerlere doğru Seyahate çıkar ve önüne çıkan herkese ölümün trajedisini anlatan şarkılar söyler. | Open Subtitles | بعد عودته من العالم السفلي سافر العازف إلى أعماق البرية وغنى كل شخص قابله عن مأساه الموت |
Bu arada Rick Gana ziyaretini uzatmak istedi. Ziyareti Seyahate çevirdik. | Open Subtitles | وسوف نقوم بزياده مده الرحله , سنجلعها اجازه كامله |
Bilmiyorum. Bulurum bir şeyler. Belki Seyahate çıkarım. | Open Subtitles | لا أدري، سأكون بخير، ربما سأسافر لرؤية بعض الأماكن التي أردنا أنا وجدكما رؤيتها |