Değiştir benim kraliçe kıyafetlerimi bir seyyar satıcı pelerinine. | Open Subtitles | تغير ملابسى الملكية إلى عباءة بائع متجول |
Manavın oğlu, sütçü... çöpçü, seyyar satıcı. | Open Subtitles | .. صبي البقالة , بائع الحليب عامل القمامة , بائع متجول |
- seyyar yemek arabaları da var mıdır hayatım? | Open Subtitles | هل سيكون مثل الطعام المتنقل يا عزيزي؟ |
MIT'deki bir profesörün bir minibüs alıp, hayatının geri kalanını seyyar köpek tımarcısı olarak geçirdiğini duymuştum. | Open Subtitles | سمعت قصة أستاذ في الجامعة التقنية إنهار تماما, اشترى عربة صغيرة و أمضى بقية حياته كمرب متنقل للكلاب |
Bunu bilmemem gerekiyor ama Dayanak'ın seyyar bir tedavi ünitesi var. | Open Subtitles | حسنا , ليس من المفترض ان اعرف ذلك ولكن فولكرم لديها عيادة طبية متنقلة |
seyyar yoğun bakım ünitesi geldi ve beni dondurucu bir giysinin içine koydular. | Open Subtitles | وصلت وحدة العناية المركزة المتنقلة و قامو بوضعي في بدلة تقوم بتجميدك |
Tesisatçı olabilir mi, ya da seyyar satıcı, çünkü ben tüm faturaları ödedim | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون سباك ، وبائع متجول في صالة الاستقبال ، والسبب لقد دفع هذه الفواتير |
Geliyorum! Şansım varsa, gelen seyyar ketçap satıcısıdır. | Open Subtitles | قادم مع قليل من الحظ، سأكون مع بائع كاتشاب متجول |
Geçen hafta kasabadan geçen bir seyyar satıcıdan aldım. | Open Subtitles | إبتـعتهـا من بـائع متجول كـان عـابرا للمدينة الأسبوع المـاضي |
Ve sana da teşekkürler seyyar tuvalet. Hayatımı kurtar- | Open Subtitles | وشكراً لك أيها الحمام المتنقل ... لقد أنقذت |
Ülkeyi çaprazlamasına, seyyar evle gezeceğiz. | Open Subtitles | نحنُ نسير في البلد في بيتنا المتنقل |
Burada asıl mesele seyyar tuvalet değil. | Open Subtitles | الامر لا يتعلق بالحمام المتنقل |
Orada bir deponun otoparkında kurulmuş seyyar bir karnaval vardı desem inanır mısın? | Open Subtitles | ولن تصدقي ما كان هناك كان .. كرنفال متنقل وكان متوقف بموقف مخصص للمخازن العامه |
Filmde seyyar bir sirkteki ucubeler yer almıştır. | Open Subtitles | حسنٌ تدور أحداث الفيلم في سيركٍ متنقل عرض للمسوخ |
seyyar bir sirkte gördüğüm bir gorili hatırlattın bana. | Open Subtitles | أنت تذكرني بغوريلا رأيتها مرة في سيرك متنقل. |
Mesela Coca-Cola'nın Namibya kolunu idare ediyorsanız ve 107 şubeniz varsa, nerede ne kadar teneke ya da şişe Sprite, Fanta ya da kolanın satıldığını, bunların bir büfede mi, bir süpermarkette mi, yoksa bir seyyar satıcıda mı satıldığını bilirsiniz. | TED | لذا إن كنت تعمل مع كوكاكولا في ناميبيا، ولديك 107 دائرة جغرافية، فأنت تعلم أين تم بيع أي قارورة من مشروبات سبرايت، فانتا أو كولا، سواء كانت متجر في الناصية أو سوبرماركت أو عربة متنقلة. |
- Ne, ne yapacağım? seyyar travma birimi gibi. | Open Subtitles | متنقلة كوحدة متحركة, رضوح كوحدة إنها |
Halk festivalinde seyyar tuvaletleri devirirdik. | Open Subtitles | أعتدنا أن ندفع بالحمامات المتنقلة في العياد الوطنية |
Sokaklar incik boncuk satan seyyar satıcılarla dolu ve insanlar oradan oraya koşturuyorlar. | TED | والشوارع ممتلئة بالباعة المتجولين وهم يبيعون الحلي. والناس تنتقل بصخب من مكان إلى آخر. |
İlginç bir bilgi; iki genç beni geçen sene seyyar tuvaletlere kilitledi. | Open Subtitles | مراهقان احتجزاني في ذلك المرحاض المتنقّل العام الماضي. |
Benimkinde eyaletten eyalete, farklı karnavallara giden seyyar "Korku Tüneli" vardı. | Open Subtitles | جولة الظلام متحركة تسافر من ولاية الى ولاية بتلك الاحتفالات المختلفة |
Rönesans tarzı seyyar tuvaletler. | Open Subtitles | على غرار نهضة بورتا بوتيس |
Sen seyyar doktorlar tarafından...tedavi edilirken, ben sana saldıran hakkında araştırma yaptım. | Open Subtitles | ... من قبل الأطباء المتنقلين بحثتُ عن معلومات عن المعتدية عليك ما الذي حصلت عليه ؟ |
seyyar füzyon cihazı. 5 kiloton enerji salınımı. | Open Subtitles | جهاز إنشطار محمول خمس كيلو جرامات |
Muhtemelen, bir savaş alanında bulabileceğin herhangi bir seyyar tiyatrodan bile on kat daha sterildir. | Open Subtitles | إنّها أكثر تعقيماً بعشر مرّات من أيّ منصّة عمليّاتٍ متنقّلة في أيّ ساحة معركة |
iki, seyyar Scudları yok etmek. Sorusu olan? | Open Subtitles | الثانية, دمروا منصات الصواريخ المتحركة, هل من اسئلة؟ |