Bunların siğil yaptığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلم أن هذا الأشياء تظهر بك ثآليل ؟ |
Aletinde siğil var. | Open Subtitles | توجد ثآليل على أعضائه التناسليّة |
Aletimde koca bir siğil çıktığını ve onu aldıracağını söylesen daha iyiydi. | Open Subtitles | أن عليّ استئصال ثؤلول من قضيبي كان سيكون أرحم |
siğil kremi ve parmak bandını aldın mı? | Open Subtitles | هل حصلتِ على كريم البثور و اللصقات الطبية؟ |
Hindistan'daki akrabalarıma sıtma hakkında bir kitap yazdığımı söylediğimde bana sanki siğil kadar basit bir şeyle ilgili bir kitap yazıyormuşum gibi baktılar. | TED | فعندما أخبرتُ أقاربي في الهند أنني بصدد تأليف كتابٍ عن الملاريا كنتُ في نظرهم كمن يؤلف كتابًا عن الثآليل |
Şu an bir siğil boyutundalar ve insanda siğil çıktığında o siğili çıkarıp atar. | Open Subtitles | هم بحجم البُثوُر الآن وعندما تحصلين على بثور تتخلّصين منهم |
Bu yıl o garip siğil salgını bile olmamıştı. | Open Subtitles | ولعلمكما، إن عدوى البثرات الغريبة لم تتفشَّ بيننا هذا العام. |
"bır bır konuşan, süpürgeye binen burnunda siğil olanlardan..." | Open Subtitles | مثل، "ثرثرة ثرثرةِ، الركوب على مكنسة، ثآليل على الأنف "؟ |
Artık yüzünde hiç siğil kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد لديها الآن أي ثآليل. |
- Hayır, siğil yoktu. | Open Subtitles | لا ثآليل أنفية |
Senin yaşındayken başparmağımda bir siğil vardı. | Open Subtitles | أتعلم, عندما كنت في مثل سنّكَ كان لديّ ثؤلول في إصبعي الإبهام. |
Tabi ya, penisinde çıkan siğil kadar harika. | Open Subtitles | صحيح، عظيم مثل ثؤلول مزعج |
siğil ilacı demek? | Open Subtitles | مزيل ثؤلول |
Bahse girerim ayak tabanında siğil çıkmıştır. | Open Subtitles | أراهـن،أنـها البثور |
siğil kremi ve parmak bandı mı? | Open Subtitles | كريم البثور و لصقات طبية؟ |
Her defasında anneannem Arapça bazı kelimeler mırıldanır daha sonra da kırmızı bir elmaya yok etmek istediği siğil sayısı kadar gül dikeni saplardı. | TED | وفي كل مرة, كانت جدتي تمتمم بكلمات عربية, وتأخذ تفاحة حمراء ثم تقوم بطعنها بعدد من أشواك الزهور يساوي عدد الثآليل التي تريد نزعها. |
Geriye kalan her şey, kimi siğil ilaçları dışında kocaman, devasa bir vasiyetti. | Open Subtitles | و كل ما تركته بخلاف دواء الثآليل هو وصية ضخمة بدينة |
Çocukken, siğil çıkmıştı bir kere-- | Open Subtitles | كانت لدي بثور في صغري |
Cinsel organlarınızda büyüyen siğil yerine dönüşte yanınızda götüreceğiniz tek büyüklük kişisel büyüklüğünüz. | Open Subtitles | المكان الذي بدلاً من البثرات التناسلية النمو الوحيد الذي ستعود معه هو نمو الشخصية. |
Onun siğili değil. siğil olan benim. O benim tümörüm, şişliğim, benim sivilcem. | Open Subtitles | (أسمه يعني حشرة سرطان الجلد، بثرة مولي) أنا العم "وارت". |