Günde 2 paket sigara içen çirkin şişko bir adam gibi. | Open Subtitles | مثل جسد رجل قبيح سمين يدخن علبتين من السجائر في اليوم |
Bilirsiniz, sigara içen herkes bunun iyi olmadığını bilir, | TED | كما هو معلوم, أي شخص يدخن يعلم أنه أمر مُضر, |
Ne zaman bir öğretmen bana sigara içen bir öğrenciyi yakalayıp getirse ona ilk ne soruyorum biliyor musun? | Open Subtitles | عندما يحضر لي مدرسا أولاد صغار من ضبطوا وهم يدخنون |
sigara içen biriyle beraber yaşamayacağımı söyledim, o da sigarayı bıraktı. | Open Subtitles | , أخبرته انني لن أقطن مع مدخن لذا اقتلع هو عن التدخين |
Bence kalabalıkta sigara içen tavşan çok hoş olur, tabi mutfağa sürüklemeyeceksen. | Open Subtitles | أنا أحب الأرنب المدخن و لكن تأكدي، لن يكون أفضل من الدجاج |
Belki gelecek sefere, seni açık tribünde sigara içen serserilerle görmem. | Open Subtitles | ربّما في المرة القادمة أنا لن أراك في المدرجات، تدخن ماريجوانا. |
İki tanesi geri, kalanı ileri için. sigara içen? | Open Subtitles | إثنان فى الخلف و البقية إلى الأمام أهُناك أحد يدخن ؟ |
sigara içen bir kiracının olması ne kadar güzel. | Open Subtitles | إنه من اللطيف جداً أن يكون لك مستأجر يدخن |
sigara içen adam. Reklâmlarda Dromes içer. | Open Subtitles | الرجل المدخن، إنه يدخن سجائر الدرومز فى الاعلانات |
Demek istediğim, şirketler sigara içen çalışanlarını kovuyorlar, ilerde kansere yakalanma riskleri, istatistiksel olarak yüksek diye. | Open Subtitles | أعني النار الشركات , الموظفين الذين يدخنون بسبب الإحصائية في المستقبل احتمالات الاصابة بالسرطان. |
Ben, dışarıda gördüğün sigara içen, bilgisayar oyunları oynayan haydutlar gibi biri değilim, sen de değilsin. | Open Subtitles | لست مثل بقية أولئك السفاحون هناك يدخنون ويلعبون بألعاب الفيديو، ولا أنت مثلهم |
Öyleyse şantiyede sigara içen insanları görmeye alışkınsındır. | Open Subtitles | أذن في ذلك الحين كنت تراقبين الذين يدخنون في مواقع العمل |
sigara içen, akciğer kanseri ölümsüzlerin ruhları tarafından işkence edilen ve ahlaki açıdan belirsiz bir inanca sahip bir adamın hikâyesi. | Open Subtitles | رجل ذو أخلاق و شغوف و واثق مدخن , و يملك سرطان الرئة و معذب من قبل أرواح الغير موتى |
çok sigara içen birinin iki üç katı. | Open Subtitles | أضعاف المعدل العادي وضعفي المستوى عند مدخن شره |
Yani diyorsun ki sigara içen, gerilim meraklısı aile yadigarlarından biri eksik olan birini mi arıyor olmalıyım? | Open Subtitles | إذن فأنتِ تخبرينني أنه عليّ البحث عن مدخن سيجار ومدمن إثارة يفتقد واحدة من جوهرتيه؟ هذا صحيح |
sigara içen kimse sigarayı içtiğinde nikotin o nefesten beyine 10 saniyeden daha kısa sürede ulaşıyor. | TED | عندما ينفُخُ المدخن السيجارة، يصعد النيكوتين من تلك النفخة إلى الدماغ في أقل من عشر ثواني. |
Avukatın olarak beni seçtiğin için, sigara içen bu maymun da senin oluyor! | Open Subtitles | إذا استأجرتيني كمحامي فستحصلين على هذا القرد المدخن |
Bir pislik gibi görünmek istemem ama sigara içen birisiyle çıkamam. | Open Subtitles | أنا دون، ر تريد أن تكون رعشة، ولكن أستطيع، تاريخ ر المدخن. |
Ama o sigara içen ve sürekli küfreden... dev bir kız sanki. | Open Subtitles | هي امرأة كبيرة جدا تدخن السجاىر طوال الوقت وتقول تبا، تعرفين? |
Chris, sigara içen birini bul. Unutma; Eğer sigara içiyorsa, veriyordur. | Open Subtitles | اعثر على فتاة تدخن تذكر، إذا كانت تدخن فهي تضاجع |
Sigara İçen uskumru suratlı pis herif. | Open Subtitles | حيث إبن الرب لا يشرق، أنت نهّاش إسقمري تدخين سجائر. |
Mentollü sigara içen. | Open Subtitles | وهي مدخنة أيضاً، بنكهة النعناع. |
- Dışarıda sigara içen asker sizinle mi? | Open Subtitles | هل الجندي الذي يُدخن في الشارع معكما؟ |
Hayır, gerek yok. Burada sigara içen oldu mu? | Open Subtitles | كلاّ، ليس فعليّاً، أكان أحدكم يدخّن هنا؟ |