Chicago'nun güneyinde başlayan büyük bir silah anlaşması buraya geldi. | Open Subtitles | نشأت في جنوب شيكاغو صفقة أسلحة كبيرة أدت إلى هنا |
Buradaki asıl amaç İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı. | Open Subtitles | هدفك الرئيسي هنا هو التفاوض بشأن صفقة أسلحة غير شرعية |
Büyük bir silah anlaşması mantıklı gelir o yüzden. | Open Subtitles | لذا صفقة أسلحة كبيرة ستكون منطقية. |
Bu silah anlaşması Darfur'da rehin tutulan, İngiliz yardım çalışanı ve bir doktorun serbest bırakılması için yapılmış insani fidye ödemesiydi. | Open Subtitles | صفقة الأسلحة تلك كانت بمثابة فدية وذلك مقابل شخص يعمل فى هيئة المساعدات البريطانية وهو طبيب أخذ رهينة فى دارفور |
Bu silah anlaşması, kızım için bir fidye ödemesiydi. | Open Subtitles | صفقة الأسلحة تلك كانت بمثابة فدية مقابل أبنتى |
Üç temel tür silah anlaşması vardır. | Open Subtitles | هناك ثلاثة انواع اساسية من صفقات السلاح |
3 tane temel silah anlaşması vardır. | Open Subtitles | هناك ثلاثة أنواع أساسية من صفقات السلاح |
-lBBC nin silah anlaşması ile ilgili bir çok şey biliyoruz | Open Subtitles | أن (كليمنت) كان سيعطيه معلومات "على صفقة أسلحة لـ "أى بى بى سى |
Öte yandan Victor'un kardeşi Anton'u büyük bir silah anlaşması yapması için Dark Sun'a gönderdiğine dair bir haber aldık. | Open Subtitles | ولكن ألتقطنا أتصالاً يشير إلي أن (فيكتور) سيرسل شقيقه (أنتون) لإنهاء صفقة أسلحة كبري مع (دارك سان) |
Ya Shree'nin silah anlaşması? | Open Subtitles | و صفقة أسلحة (شري)؟ |
Efendim ben silah anlaşması husunda hataya düşmedim. | Open Subtitles | سيدي، أنا لم أكن مخطئاً حول صفقة الأسلحة |
silah anlaşması başarısız olmalıydı. | Open Subtitles | صفقة الأسلحة كان لا بدّ أن تفشل. |