| Yasal tecavüz, sahtecilik, canice saldırı, silahlı soygun ve de cinayet. | Open Subtitles | والأعتداء الأجرامى, والسطو المسلح والقتل |
| 25'ine gelmeden altı eyalette birden polis tarafından saldırı, silahlı soygun ve yasadışı servetiyle bir çıbanbaşı olarak aranacaktır. | Open Subtitles | قبل أن يبلغ عمر 25 سنة سيكون مطلوب من قبل الشرطة في ستّ ولايات للإعتداء، والسطو المسلح |
| Pekala bay Cartwright 50 yıllık cezanızın 40 yılını tamamlamışsınız silahlı soygun ve cinayet suçunuz var. | Open Subtitles | لقد أكملت 40 عاما من حكم 50 عاما بتهمة القتل والسطو المسلح |
| Bu çete, silahlı soygun ve uyuşturucuyla anılır. | Open Subtitles | متورطة بعمليات سطو مسلح ومخدرات. |
| Her ikisinin de silahlı soygun ve zor kullanmadan sabıkaları var. | Open Subtitles | كلاهما لديه سجل سطو مسلح وبطارية مهيّجة |
| Cinayetten, silahlı soygun ve kaçakçılıktan. | Open Subtitles | بسبب جرائم القتل والسطو المسلح والتجارات الغير شرعية -مخدرات او... |
| Hugo Sartet, silahlı soygun ve cinayet şüphelisi. | Open Subtitles | (هوغو ستارتيت) سطو مسلح, يشتبه إنه القاتل |
| Son olarak, silahlı soygun ve ağır saldırı sistemimizde bulunan Paul Koha. | Open Subtitles | و أخيراً، لدينا (بول كوا)، في نظامنا بتهمة سطو مسلح و اعتداء قوي |