| Senin gibi birine asla bakmaz dedim ve sinirlendi ve bana vurmaya başladı. | Open Subtitles | أخبرته أنّها لن تنظر إلى شخص مثله فأصابته نوبة غضب ، وقام بضربي |
| İkimiz de aynı şeyi hissetmedik diye sinirlendi ve çekip gitti. | Open Subtitles | فقط لأننا لم يكن لدينا نفس التجربة بالضبط غضب وذهب بعيداً |
| -Bir hırsızı akşam yemeğine kabul et. -Arkadaşım çok sinirlendi. | Open Subtitles | دعوة لص على العشاء رفيقى سيكون غاضب جداْ |
| Belki ben çıktıktan sonra başka biri geldi ve çok sinirlendi. | Open Subtitles | في الحقيقة لا أعرف. ربما شاهدني صديق غاضب بعدما غادرت. |
| Dün akşam onunla çıkmak istedim ama bana çok sinirlendi. | Open Subtitles | طلبت منها ان نخرج الليلة الماضية لكنها كانت غاضبة مني |
| İngilizler mayın tarlasına saplanmışken tanklarının bunu daha önce yapmamasına sinirlendi. | Open Subtitles | عـن امـكـانـيـة شـن هـجـوم مـضـاد غاضباً لأن دباباته لم تنتهز الفرصه عندما تورطت الدبابات البريطانيه فى حقول الألغام |
| sinirlendi, adamın birini duvara yapıştırdı ben de onu kovdum. | Open Subtitles | اصبح غاضبا و القى شخصا ما على الجدار و طردته |
| Ve sonra o,ona neşeli bir gülücük attı diye sinirlendi. | Open Subtitles | و بعد ذلك غضبت عليه لأنه أعطاها نظرة مضحكة |
| Grup sinirlendi ve yakınmaya başladı. | TED | ازداد غضب الجموع هناك وبدأوا التذمر بصوت مرتفع. |
| Böylece ondan ayrıldım, o da sinirlendi ve bana ihtiyacı olduğunu beni sevdiğini söyledi. | Open Subtitles | و انفصلت عنه و غضب و قال أنه يحتاجني و يحبني |
| Tamam, Eric başka bir iş daha yapıyor, ben öğrendiğimde çok sinirlendi. | Open Subtitles | حسناً , إريك لديه جانب من الأعمال , وعندما اكتشفت ,غضب |
| Belki de ona kural kitabını vermediğin için sinirlendi. | Open Subtitles | ربما لويس غاضب بسبب أنك لم تعطيه كتاب القواعد |
| sinirlendi. Yakında yeniden saldıracak. | Open Subtitles | إنه غاضب و هذا سيجعله يهاجم مرة أخرى قريبا |
| Hulk sinirlendi. Duvarları yıkacak. Çeviren: | Open Subtitles | الرجل الأخضر غاضب سيحطم الجدار ♪أعتقد أنك عالق معى♪ الموسم الثانى الحلقة الثانية |
| Yalanımdaki kocam Hyun Ki Joon olduğu için, ...So Ran daha da sinirlendi. | Open Subtitles | كذبت بخصوص الزواج بك. وظنوا انني متزوجة بك وسو ران كانت غاضبة جدا |
| Hadi. Bana anlatabilirsin. Hayvanat bahçesinde mi sinirlendi? | Open Subtitles | . هيا ، يمكنك أن تخبرني هل كانت غاضبة في حديقة الحيوان ؟ |
| Niye bu kadar sinirlendi anlamadım. Sana azıcık dokunuyordum. | Open Subtitles | لا أدري لما هي غاضبة للغاية بالكاد كنت ألمسك |
| Birden sinirlendi, umutsuzluğa düştü ve arabadan çıkıp yola atlamaya kalktı. | Open Subtitles | فأصبح غاضباً ويائساً جداً وحاول الخروج من السيارة ليقفز على الطريق السريع |
| Çok sinirlendi ama! | Open Subtitles | اللعنة, ذلك الصينى بات غاضباً أتظن أننا نستطيع أن نعود إلى هناك مرة أخرى ؟ |
| Bu ay iki büyük müşteri kaybettik. Çok sinirlendi... | Open Subtitles | فقدنا اثنين من عملاءنا الكبار هذا الشهر وكان غاضبا جدا |
| Bu sabah, portakal suyu içişime sinirlendi. | Open Subtitles | .. لقد غضبت مني هذا الصباح بسبب الطريقة التي أحتسي بها عصير البرتقال |
| Oysa onunla birlikte olabileceğim bir okulu tercih etmeme sinirlendi. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك، فهي منزعجة منّي لأنّي إخترتها أكثر من الجامعة التي أريد الذهاب إليها |
| Küçük olan evde hiç içki yok diye sinirlendi dışarı çıkıp bir şişe viski alıp geldi. | Open Subtitles | الأصغر كان منزعجاً أنه لا يوجد أيّ خمر في البيت لذا ذهب وأحضر قنينة ويسكي |
| Arabama sinirlendi. | Open Subtitles | كان سكران في سيارتي |
| Yaklaşık bir buçuk yıl önce bir adamla çıkıyorlardı ve ayrıldıklarında adam sinirlendi. | Open Subtitles | منذ، لا أعرف، عام ونصف، كانت تواعد ذلك الرجل، انتهت علاقتهما وكان غاضبًا. |
| Harriet'e ne olduğunu söyleyemeyince sinirlendi. | Open Subtitles | واشتاظ غضباً منّي لأنني لم أخبره بما حدث لها |
| Bu konuya çok fazla insan sinirlendi, özellikle basit bir uygulama yazmak için 9,3 milyon doların tamamen fahiş bir fiyat olduğunu bilen bilgisayar kurtları. | TED | الآن كثير من الناس يشعرون بالغضب حقا حول هذا الموضوع لا سيما المهوسون الذين يعرفون أن مبلغ 9.3 مليون دولار أمريكي مبلغ خيالي مقابل تطبيق بسيط جدًا. |
| Ve bu yüzden o adam beni öptüğümde o kadar sinirlendi. | Open Subtitles | وأظن أن هذا سبب غضبه الشديد عندما قبلنى هذا الرجل |
| Ya da sinirlendi çalıştığı yere bir bomba koydu ve patlatmadan yerin dibine girdi. | Open Subtitles | او انه انفجر غضبا و زرع قنبلة في مكان عمله ثم اوقع المفجر قبل ان تنفجر |
| Ve bölge savcisi, Oz'da bir hafta bile kalamadan ana sahitlerinin ölmesine sinirlendi | Open Subtitles | لقد غَضِبَ المُدَعي العام لأنَ شاهِدَهُ الرَئيسي لَم يَصمُد أسبوع في أوز |