Üzerinde çok güzel bir Siyah-Beyaz, açık yakalı bir elbise vardı. | Open Subtitles | لديها ذلك الفستان الاسود والأبيض في منطقة الصدر مع فتحه عند الرقبه |
Bu fare, Siyah-Beyaz partiye gitti ve beni götürmedi. | Open Subtitles | جرذ القلنسوة ذاك ذهب إلى حفلة الأسود والأبيض وهي لم تجلبني معها |
Sessiz bir Siyah-Beyaz televizyon gibi | Open Subtitles | كشاشة تلفاز بالأبيض والأسود مع الصوت المنخفض؟ |
Mary Siyah-Beyaz bir odada yaşıyor, sadece Siyah-Beyaz kitapları okuyor ve monitörü sadece Siyah-Beyaz gösteriyor. | TED | تعيش ماري في غرفة سوداء و بيضاء، وكانت تقرأ فقط كتب بالأبيض و الأسود، و الشاشات تعرض لها الأبيض و الأسود فقط. |
Birçok kez izledim görüntü soluklaşıp Siyah-Beyaz oluyor. | Open Subtitles | شاهدتة مرات عديدة هذا الشريط ألوانة بدأت بالبهتت إلي الآبيض والآسود |
Senin Siyah-Beyaz parçacıkların cam kristali, mika kristali, maden ve taş kristalleri karışımı. | Open Subtitles | " الجسيمات السوداء والبيضاء مألفة من " بلاجيكوز " البيوتايت " هورنبلند " والبيروكسين " |
Anne... Pekala. İkiniz de şunu unutmayın ki, hayat sadece Siyah-Beyaz değildir. | Open Subtitles | حسنا, تذكروا فقط أنتم الإثنان الحياة ليست فقط أسود وأبيض |
Bunun Ryan ve Siyah-Beyaz Balosu hakkında bir şey olduğunu biliyorum sadece. | Open Subtitles | أعرف ان لديها شيئ لتفعله مع ريان و مهرجان الابيض و الاسود أتتذكر أي شيئ؟ |
Siyah-Beyaz Balosunda Ryan'ı kızdıracak bir şeyler söylemiş olabiliceğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد انها قالت او فعلت شيئ لتخرج ريان في مكان النزهه الاسود و الابيض |
Ryan bana Siyah-Beyaz Balosunda onun üstüne gittiğini söyledi | Open Subtitles | في مهرجان الابيض و الاسود لذا ماذا كان ذلك عن؟ |
Şıllık Siyah-Beyaz partisine gitti... ve beni yanında götürmedi. | Open Subtitles | جرذ القلنسوة ذاك ذهب إلى حفلة الأسود والأبيض وهي لم تجلبني معها |
Ardında şehrin Siyah-Beyaz manzarasıyla... | Open Subtitles | بالمنظر الأسود والأبيض الطبيعي لمدينة خلف أكتافها |
Şu Siyah-Beyaz eski aktüalite filmlerini seyretmiş olman çok garip. Sanki öyle uzak ki. Ama işte buradayız. | Open Subtitles | الأمر مضحك, لأنك ترى نشرات الأخبار هذه بالأبيض والأسود, وكأنها بعيدة جداً |
Ayrıca bilgin olsun, bu Siyah-Beyaz bir film değil. | Open Subtitles | و بالمناسبة , هذا ليس فيلماً بالأبيض والأسود |
Siyah-Beyaz, Siyah-Beyaz, Siyah-Beyaz şey nedir? | Open Subtitles | ما هو الشيء الأبيض و الأسود و الأبيض و الأسود و الأبيض و الأسود ؟ |
Birçok kez izledim görüntü soluklaşıp Siyah-Beyaz oluyor. | Open Subtitles | شاهدتة مرات عديدة هذا الشريط ألوانة بدأت بالبهتت إلي الآبيض والآسود |
Yalnızca Siyah-Beyaz giyenlerden yardım isteyin. | Open Subtitles | ابحثوا فقط عن المعاطف السوداء والبيضاء. |
Evet, daha önce simsiyahtı, ama şimdi Siyah-Beyaz. | Open Subtitles | أجل ولكن في السابق كانت سوداء تمام, ولكنها الآن أسود وأبيض |
Siyah-Beyaz bir film olması gerekiyordu ama bunun siyah-beyazla alakası bile yok. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون هذا أبيضا و أسود وهذا ليس بفيلم أبيض وأسود |
Siyah-Beyaz Balosu'ndan bahsetme bana. | Open Subtitles | اووه رجاء .. لا تكلميني عن هذه الكره البيضا و السوداء |
Bana Siyah-Beyaz getir. Büyük boy. | Open Subtitles | أعطني الفانيليا والشوكولاته حجم كبير. |
Her Siyah-Beyaz filmdeki kötü adam o. Bunun kötü olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هذا الرجل الشرير في كل فيلم أبيض وأسود تظن هذا سيء ؟ |
Yoksa sizin Siyah-Beyaz denklemizde yeri yok mu? | Open Subtitles | أم أن ذلك لا يناسب معادلة السود والبيض خاصّتك؟ |
Yanal inhibisyonla kenarlardaki Siyah-Beyaz kontrastını arttıralım. | TED | دعونا نعزز التباين بين الأبيض والأسود على الجوانب مع التثبيط الجانبي. |
Siyahların birliği sağlanmadan, Siyah-Beyaz birliği olamaz. | Open Subtitles | ، لن يكون هناك إتحاد بين البيض و السود . إلا بعد وجود إتحاد بين السود أنفسهم |