"soho'daki" - Translation from Turkish to Arabic

    • في سوهو
        
    Bronx'un tipik evlerinden, SoHo'daki tavan arası evlere kadar. Open Subtitles من المشاريع في برونكس الى الغرف العلوية في سوهو
    Geçen hafta SoHo'daki çifte cinayette olan biteni gördüm. Open Subtitles رأيت ماحدث في حادثة القتل المزدوجة في سوهو الاسبوع الماضي.
    Hayır, hayır. Tablodan bahsediyorum. SoHo'daki galerimde yer almalı. Open Subtitles لا، لا، لا، أعني تلك اللوحة، علي أن أحصل على هذه اللوحة من أجل معرضي في "سوهو"
    SoHo'daki şu yeni sağlık merkezi için hediye çeki. Open Subtitles إنها دعوة مجانية لمنتجع صحي في سوهو
    Sizin gelmenizle, burası SoHo'daki en klas yer olacak. Open Subtitles معك هنا، سيكون هذا المكان الأفخر في "سوهو"
    SoHo'daki çatı katım değil ama Barney'den bir şeyler sipariş ederim. Open Subtitles إنها لست شقتي في "سوهو" ، لكن سأطلب بعض الأشياء من بارني عبر الإنترنت
    Bunları SoHo'daki küçük bir mağazanın vitrininde gördüm. Open Subtitles لقد رأيتهم من نافذة محل مجوهرات في سوهو
    Hayatım, burası SoHo'daki çatıkatın değil. Open Subtitles دارلينج، ليس هذا وأبوس]؛ ر دور علوي الخاص في سوهو.
    SoHo'daki bir butikte güvenlik görevlisi. Open Subtitles انه حارس امني في متجر في سوهو
    SoHo'daki çatı aramı Venedik'teki sahil bungalovuyla değiştirdim. Open Subtitles بادلت علويتي في (سوهو) مقابل (منزل شاطئي في (فينيسيا
    SoHo'daki bir partiye gizlice girmeye çalışıyordum. Open Subtitles تحطم حزب في سوهو.
    SoHo'daki bir çatı katında bedavaya yaşıyorum. Open Subtitles (أسكن بلا إيجار في حجرة فوق السطح في (سوهو
    Paul Raymond, bir zamanlar ince zevkler ile anlamdaş olan bu isim, Sunday Times tarafından, SoHo'daki kulüplerinden Pink Pussycat'te fuhuş yaptırmakla suçlanıyor. Open Subtitles بول رايموند", الاسم الذي يحمل الكثير من التكّلف اتهم من قبل جريدة "الصنداي تايمز بتنظيم الدعارة في واحد من نواديه في "سوهو
    SoHo'daki bir dairesine gideceğiz. - Şimdi mi? Open Subtitles .سنذهب إلى دور علوي في سوهو
    O geri dönmeden önce birinizin Murphy'nin SoHo'daki dairesine gitmesini öneririm. Open Subtitles أقترح أن يذهب أحدكما إلى شقة (مورفي) في (سوهو) قبل أن يعود.
    Bayan Owen'ın işi konusunda benimle iletişime geçen kişi SoHo'daki Isaac Morris. Open Subtitles هذا ما حصل معي عندما تم الإتصال بي حول العمل لدى السيده (أوين). ‫(‬إسحاق موريس) في "سوهو"
    Depodaki bombayı patlatan sinyal SoHo'daki bir daireden gelmiş. Open Subtitles تعقبت أثر المخزن الذي أتت منه اشارة التفجير في عمارة سكنية في (سوهو)
    Şangay'daki bir internet kafede SoHo'daki bir dairede... Open Subtitles (مقهى إنترنت في (شنغهاي) ، شقة في (سوهو
    - SoHo'daki klübümdeydim. Open Subtitles -كنتُ في ناديّ في (سوهو ).
    Evet, iyiyim. SoHo'daki çatı katı partisindeyim. Open Subtitles بخير (أنا في حفلة في (سوهو

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more