Elde ettiğim en iyi sonuçlardan birini bir problemi çözmeye çalışırken buldum. | Open Subtitles | من أفضل النتائج التي حصلت عليها هي عند محاولة حل مشكلة ما |
Bu vardığımız sonuçlardan ilki, araştırmamızda bir sene kadar önce saptadık ve bizi epey şaşırttı. | TED | كانت هذه أولى النتائج و التي نتجت من دراستنا قبل حوالي السنة. و التي فاجأتنا فعلا. |
İşte aldığım sonuçlardan bazıları. Bence oldukça iyiler. Örneğin, Dan Pink'in motivasyon üzerine konuşması, | TED | وبالتالي هذه بعض النتائج التي استقبلتها. أعتقد أنه جميلة جدا. على سبيل المثال، محادثة دان بينك عن التحفيز، |
Bu yine kanıtlıyor ki, tesadüfi sonuçlardan bahsederken, doğru dersleri çıkarmayı bilmek o kadar da kolay değil. | TED | وهذا يثبت مرة اخرى انه حينما نتحدث عن العواقب الغير مقصودة فإنه ليس من السهولة بمكان ان نستخلص منها العبر والدروس |
O, bazı çok önemli sonuçlardan kaçan rahatsız bir genç kadın. | Open Subtitles | إنها امرأة شابة مضطربة تتجنب العواقب الحقيقة لأفعالها |
Şu anda işler yatışmış gibi hissedilebilir ama bu daima bedelini ödeyeceğimiz, önümüzdeki sonuçlardan asla sıyrılamayacağımız seni, beni, S.H.I.E.L.D.'ı harekete geçirmemiz gerektiği konusunda benim daimî uyarım. | Open Subtitles | هذا تذكير دائم أننا سندفع ثمنًا ما دائمًا أننا لن نهرب أبدًا من العواقب |
Duyu değiştirmedeki sonuçlardan oldukça cesaretlendik, fakat uzun süredir düşündüğümüz asıl şey duyu ekleme. | TED | إن النتائج المنبثقة عن البديل الحسي مشجعة جداً، لكن ما يشغل تفكيرنا كثيراً هو إضافة حاسة جديدة |
Aslında şu an Houston'da bir konferans var ve bu sonuçlardan bir çoğu orada sunulmakta. | TED | في الواقع، هناك مؤتمر تجري أحداثه في هيوستن في هذه اللحظات، حيث يتم عرض الكثير من هذه النتائج. |
Dönüşümde, bir liderin vizyonu, kilometre taşları olan açık bir yol haritası olmalı ve insanları sonuçlardan mesul tutmanız gerekir. | TED | في التحول، يحتاج القائد لرؤية وخارطة طريق بمراحل محددة، وعندها عليك أن تحمل الناس المسؤولية وفق النتائج. |
Onkolojisti bazı mikroskobik sonuçlardan endişelendi, şey, tümörü yayılıyor olabilir. | Open Subtitles | طبيب الأورام كان قلقاً بشأن بعض النتائج الميكروسكوبية, أن ورمها يمكن أن يكون يتطور. |
Bu arada, Krakozhia halkı sonuçlardan endişeli. | Open Subtitles | فى الوقت نفسه، يعانى شعب قراقوزيا من النتائج |
Bu arada, Krakozhia halkı sonuçlardan endişeli. | Open Subtitles | فى الوقت نفسه، يعانى شعب قراقوزيا من النتائج |
Aşikâr gerçekler dışında sonuçlardan hiçbir şey öğrenemedik. | Open Subtitles | وغير الحقيقة الواضحة، إنّ النتائج لم تعطينا شيئاً. |
Hem bandı sızdırması hem de tedaviyi reddetmesi sonuçlardan korkmadığını gösterir. | Open Subtitles | يدل على عدم خوفه من النتائج اذن عوضا عن عدم الاحتيال على المحكمة |
Evet, ama benim arkadaşım bu.. ..lanet sonuçlardan birinin kurbanı oldu. | Open Subtitles | لكن صديقي كان ضمن تلك العواقب التي لعنتها توًّا. |
Serginin, yetkililerce gözlenmesine rağmen mülteciler, kendileri hakkında konuşmaktan çekinmediler. Kendi hikayelerini ve durumlarını olası sonuçlardan korkmadan anlattılar. | TED | في السياق المحمي من المعرض الفني، شعر طالبوا اللجوء بالراحة والحرية للحديث عن أنفسهم، وعن قصصهم ووضعهم، بدون أي خوف من العواقب. |
İstenmeyen sonuçlardan hoşlanmam. | TED | ولا تروقني العواقب غير المقصودة. |
İnsanlar bu akut sonuçlardan o kadar korkuyor ki pek çok kez bir ortama girdiğinizde o ortamdaki en güçlü insan olduğunuzu fark etmiyorsunuz... İkinci veya üçüncü en güçlü kişi de olabilirsiniz. | TED | الناس يخافون من هذه العواقب الخطيرة، لا يعلمون عدد المرات التي ندخل فيها غرفة ونكون أقوى من فيها، أو ثاني أقوى، أو ثالث أقوى. |
sonuçlardan korkuyor gibi bir halim var mı? | Open Subtitles | هل ابدو لك كأنى خائف من العواقب |
Burada 350 Colosseum mezununun listesi var, ...toplu olarak borcunu ödememeye hazır ve sonuçlardan muzdarip olacak, ...tabi siz Eğitim Bakanlığına ve kredi şirketlerine borçları için anlaşmak üzere müdahale etmezseniz. | Open Subtitles | هذه هي قائمة من 350 من خريجي الكولوسيوم الذين هم على استعداد للامتناع الجماعي وتحمل العواقب ما لم تتدخلو مع وزارة التعليم وشركات القروض لتسوية ديونهم |
Örneğin bugün sadece 70'lerinde ya da daha yaşlı olan Amerikalılar büyük buhranı atlatmış olma tecrübesini, bir dünya savaşı atlatmış olma tecrübesini, acı verici atom bombası atıp atmama kararsızlığının hiç atom bombası atmamakla oluşabilecek muhtemel sonuçlardan daha korkunç olabileceğini hatırlayabilir. | TED | على سبيل المثال، فقط الأمريكيون الذين هم في الـ70 من عمرهم أو أكبر، هم من يستطيعون اليوم تذكر تجربة العيش في ظل الكساد العظيم، تجربة العيش أثناء حرب عالمية، أو التألم بخصوص ما إن كان إسقاط قنابل نووية قد يكون أكثر فظاعة من العواقب المحتملة لعدم إسقاطها. |