| Üzerinde soru işareti olan tahta bir kutu bu. | Open Subtitles | إنه صندوق خشبي به علامة إستفهام على الأمام |
| - Yüzüne her baktığımda gördüğüm tek şey, soru işareti ve saat. | Open Subtitles | كل مره انظر الى وجهها أرى علامة إستفهام و ساعه |
| Böyle durumlarda her zaman soru işareti insizyonunu kullanırım. | Open Subtitles | دائما ما أضع علامة الإستفهام للقيام بذلك |
| Bu ses, ünlem ve soru işareti gibi şeylerin arasındaki farkı biliyordu. | TED | لقد كان يعلم الفرق بين علامة الاستفهام والتعجب |
| Ne, soru işareti, bu, soru işareti, kafandaki, soru işareti... | Open Subtitles | ماذا , علامه استفهام , تكون علامه استفهام ,هذه؟ |
| Birkaç soru işareti ile bir ünlem. | Open Subtitles | إنّها علامات إستفهام عدّة وعلامات تعجّب. |
| Etrafında, soru işareti. | Open Subtitles | اأنت في الأرجاء ,علامة أستفهام |
| Yürüyen bir soru işareti gibisin. | Open Subtitles | أنت تتعدى دائرة المُسائلة. |
| Emin değilim. Bu sebeple kafamda bir soru işareti var, bir Super Mario soru işareti. | TED | لذا وضعت علامة استفهام، علامة استفهام كسوبر ماريو |
| Benim de bir hanımefendi misafirim var soru işareti? | Open Subtitles | أنا أيضاً لدي سيدة قادمة مع علامة إستفهام |
| Anladım, soru işareti. | Open Subtitles | أي علامة إستفهام. تَعْني مثل الشيءِ، taiI |
| Hiç soru işareti yok. Bu bir bildiri. | Open Subtitles | لا توجد هناك علامة إستفهام , إنه بيان |
| "Emily, akşam gelecek misin, soru işareti." | Open Subtitles | "هل ستأتين الليلة يا إيميلي؟" "علامة إستفهام" |
| "Büyük göğüsler, kızıl saç, ama hemşire?" soru işareti. | Open Subtitles | "صدر كبير، صهباء و لكنها طبيبة، علامة إستفهام" |
| Onunla alakalı her şey koca bir soru işareti. | Open Subtitles | كل شيء عنها حوله علامة إستفهام كبيرة |
| soru işareti, dosyaları alan kişi. | Open Subtitles | علامة الإستفهام هي الشخص .الذي ورث الملفات |
| Casey çok güçlü döndü ama her zaman onunla ilgili bir soru işareti kalacak. | Open Subtitles | كايسي" رجع قويا جدا" لكن علامة الإستفهام دائما ماستكون حاضرة |
| soru işareti benden sıçrayıp onların da üzerine konmuştu. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى، علامة الاستفهام قد قفز قبالة غطاء بلدي وإلى كل منهم. |
| soru işareti uzun süre soru olarak kalmayacaktı, gerçek olacaktı. | Open Subtitles | علامة الاستفهام لن يكون سؤال، فإنه سيكون حقيقة واقعة. |
| Bu sadece sonunda soru işareti olabilecek bir ifadeydi. | Open Subtitles | هذا كان مجرد تصريح مع احتماليه وجود علامه استفهام فى النهايه |
| - Eminim ki adının yanına soru işareti koymuştum. - Öyle mi? | Open Subtitles | أنا واثقة أنني وضعت علامات إستفهام بجوار إسمك |
| soru işareti. Sevgiler. Baban" | Open Subtitles | ,علامة أستفهام حبى لك , أبيك |
| Yürüyen bir soru işareti gibisin. | Open Subtitles | أنت تتعدى دائرة المُسائلة. |
| Bir de üzerinde bu kocaman soru işareti var. Tasarımını seviyorum, tam da | TED | وكان هناك علامة استفهام ضخمة. أنا أحب التصميم ، علي أي حال ، |
| On soru işareti ve dua eden ellerle, nasıl gittiğini merak etmiş. | Open Subtitles | تريد أن تعرف كيف يسير الأمر مع عشر علامات استفهام وأيدى ترفع يديها للدعاء |
| 'Neden duyduğum gibi hissederin, gibi, bir soru işareti alkışın sonunda. | Open Subtitles | لأني أشعر أنني سمعت علامة تعجب في نهاية التصفيق |
| Diploma notlarından birkaçına soru işareti koymuşsun. | Open Subtitles | على بعض مواد الدراسه الثانويه وضعت علامة سؤال . |