Ve bu sorunu çözmek için dâhice bir yol bulmuşlar. | Open Subtitles | وقد اخترعوا وابتدعوا طريقةً لحل المشكلة. |
Derhal bu sorunu çözmek için bir öneri vermeni bekliyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقترح وسيلة لحل المشكلة في الوقت الحالي |
Bu sebeple vücudunuz sorunu çözmek için kısa devre yaptı. | Open Subtitles | محرم. لذا فإنّ جسمك تعرض للإعاقة كوسيلة لحل المشكلة بالنسبة لك. |
Şirketler sorunu çözmek için bizi işe alır, onları kötü yapan her neyse halletmemiz için. | Open Subtitles | الشركات تستأجرنا لتحل مشكلة نصلح ما يجعلهم فاسدين |
Aslında şimdi hademe sorunu çözmek için çok iyi bir vakit. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}الآن وقت مناسب لمعالجة مشكلة عامل التنظيف |
bu iyi bir fikir olabilir sayın vali... bu sorunu çözmek için iyi olabilir ve seçmenler bunu destekleyecektir. | Open Subtitles | قد تكون فكرة جيدة، ايها الحاكم. انها تحل المشكلة والناس سيتفهمون لذلك ايها الحاكم |
Bu sorunu çözmek için şirketinizin ofislerine bir keskin nişancı davet edildi. | Open Subtitles | لذا تم دعوة قناص إلى مكاتب الشركة لحل المشكلة |
İhtiyacım olansa ellerimi kullanmayacağım bir sistem ve ürün ortaya çıkar ve ben onu düzene sokarım, şimdi düşünüyoruz, bu, sorunu çözmek için fazla operatör merkezli bir yaklaşım olurdu. | TED | ما أحتاجه هو نظام يمكنني من الإشارة بيدي فقط و ــ فجأة! ــ يظهر المنتج وأضيفه إلى الطلبية، ونحن الآن نفكر، هذا سيكون أسلوب العامل المركزي لحل المشكلة. |
sorunu çözmek için. | Open Subtitles | لحل المشكلة |
Anladığım kadarıyla burayı da benzer bir sorunu çözmek için açtın. | Open Subtitles | الآن، يبدو ليّ أنّك فتحت هذا المكان لتحل مشكلة مماثلة. |
Aslında şimdi hademe sorunu çözmek için çok iyi bir vakit. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}الآن وقت مناسب لمعالجة مشكلة عامل التنظيف |
Ama sorunu çözmek için yalnızca bu yeterli olmayacaktır. | Open Subtitles | ولكن تلك الإجراءات وحدها لن تحل المشكلة |