Çoğu insanın sana ilk olarak sormak isteyeceği bir soruyla başlayalım. | Open Subtitles | دعنا نبدأ بسؤال لأنني أعتقد بأن أكثر الناس يرغبون بسؤالك أولاً |
Çalışmalarımızın hepsinde tek bir soruyla ilgilendim. | TED | ومن كل دراستنا تلك، كنت مهتمة بسؤال واحد. |
Bu dinleyiciler arasındaki çoğunuzun arkadaşı ve yedi yıl önce, Aaron bir soruyla yanıma geldi. | TED | هو صديق للعديد منكم في الحضور، قبل سبع سنوات، أتاني آرون بسؤال. |
Karanlığın içinden fısıldadı. Komplo, aldatma ve ahlaki kargaşanın hikayesi bu soruyla başlar. | TED | همسَ في الظلام، كان هذا السؤال بداية حكاية من التآمر والخداع والإلتباس الأخلاقي. |
Bu soruyla ilgili söylenebilecek çok şey var. Öncelikle, Web'i çevirmek. | TED | هناك الكثير ليقال حول هذا السؤال . اولا,ترجمة مواقع الانترنت |
Basit bir soruyla başlamak istiyorum: Yoksul insanlar neden çok fazla kötü kararlar alır? | TED | أود أن أبدأ بسؤالٍ بسيط: لم يتخذ الفقراء العديد من القرارات السيئة؟ |
Bu, bir soruyla başladı. Afrika bir bar olsaydı, senin ülken ne içer ya da ne yapardı? | TED | لقد بدأ الموضوع بسؤال واحد: إذا كانت أفريقيا حانة فماذا سيشرب بلدك أو يفعل ؟ |
Bir soruyla başladı. "Bir hikâye unutulursa ne olur?" | TED | بدأ ذلك بسؤال: ماذا يحدث عندما تصبح القصص في طي النسيان؟ |
Bu muazzam potansiyelden ilham aldım ve o dönem bu potansiyeli görünüşte basit bir soruyla keşfetmek istedim. | TED | لقد ألهمني هذا المجهود الهائل وأردت اكتشافه بسؤال بسيط في ذلك الوقت. |
Bu süreç şu soruyla başladı: Okulda mutlu ve üretken olabilmek için toplumdan beklentiniz nedir? | TED | بدأ عملهم بسؤال واحد: ماذا تحتاجون من منظمتنا كي تصبحوا سعداء ومنتجين في المدرسة؟ |
Köşeye sıkıştığında soruya soruyla cevap veriyor. | Open Subtitles | عندما يُحشر في الزاوية يجيب عن السؤال بسؤال. |
Beni her çocuğun bileceği bir soruyla bitirmek istiyorlar. | Open Subtitles | سيتخلّصون منّي بسؤال يمكن لأي طفلٍ معرفة جوابه |
Soruya soruyla cevap verme gibi bir alışkanlığınız var. | Open Subtitles | لديك عادة غريبة في الرد على السؤال بسؤال آخر |
Soruya soruyla cevap verme gibi bir alışkanlığınız var. | Open Subtitles | لديك عادة غريبة في الرد على السؤال بسؤال آخر |
Bu son soruyla şaşırtıcı bir içgörü ortaya çıktı. | TED | في السؤال الأخير، تم الكشف عن حقيقة مدهشة. |
Ben sizi şu temel soruyla baş başa bırakıyorum. | TED | وما أريد أن أدعه لكم هو ما أعتقد أنه السؤال الأهم. |
Ve aynı zamanda şu soruyla birlikte hesaplaşmaya başladım: Eğer toplama kampından kurtulabilecek güçte bir insan değilsem o halde kimim? | TED | و أيضاً بدأت أفكر بهذا السؤال المروّع: إن لم أكن هذا الشخص القوي الذي يستطيع الصمود في معسكر اعتقال، إذاً من أنا؟ |
Hepimiz damgalanmış kimliklerimizle her gün şu soruyla karşılaşırız: kendimizi kısıtlayarak topluma uymak neye mal olur, sınırları yıkarak anlamlı bir hayat kurmak neye mal olur? | TED | و لأننا جميعًا وصمنا بهويات فإننا نواجه هذا السؤال يوميا: كم نتحمل في سبيل التأقلم مع المجتمع بتقييد أنفسنا و كيف نكسر الحدود لنشكل حياة صالحة؟ |
İlk önce zorlu bir soruyla başlamalıyım. | Open Subtitles | حسناً, سوّفَ نبدأ أولاً بسؤالٍ صعبْ نوعاً ما. |
Neden her soruya, başka bir soruyla yanıt veriyorsun? | Open Subtitles | لماذا تجيب على سؤالي بسؤالٍ آخر؟ |
Şimdi, görünen o ki oyun soracağım ilk soruyla sona erecek. | Open Subtitles | والآن، في كل الاحتماليات، اللعبة ستنتهي بالسؤال الأول في هذه الجولة. |
Bugün, rahatsız edici bir soruyla ve onun aynı şekilde rahatsız edici cevabıyla ilgili konuşmak üzere buradayım. | TED | أنا هنا لأتكلم عن سؤال مزعج وله اجابة تتساوى له بالازعاج. |
Soruma soruyla cevap vermeyin. Bu ekibe liderlik yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | هلا تكفين عن إجابتي بأسئلة لا أرغب بأن أقود هذا الأمر |