Önce eti ızgaraya koyup sonra üzerini barbekü sosuyla kaplıyorum. | Open Subtitles | أولا أضع اللحم على الشواية،وتغطي مع صلصة الشواء، |
Yanında da biraz kokteyl sosuyla birlikte. | Open Subtitles | نعم، مع القليل رسيستيرشاير أو صلصة الكوكتيل. |
Matem elbiselerinin içindeyken ve pizzalar havada uçuşurken ve de sen domates sosuyla kaplanmışken ve de sen bunun senin için mi yoksa arkadaşın için mi olduğunu bilmezken "Pizzayı seviyorum" demek, seni kurtarmayacaktır. | Open Subtitles | ، عندما كنت تجلس فى العشب ، والبيتزا تتطاير وكنت تختبئ فى صلصة الطماطم ، و كنت لا تعرف ما اذا كان لك او لاصدقائك |
Beni barbekü sosuyla yıkadıktan sonra, ağzıma bir elma tıkarak yatağa koymuştu. | Open Subtitles | كان يغسلني بصلصة للشواء ويضعني لأنام وتفّاحة في فمي |
Fileto, kırmızı meyveli Cumberland sosuyla servis edildi. | Open Subtitles | لحم خصر مزيّن بصلصة كمبرلاند من الفواكه الحمراء |
Çin usulü ballı kızılcık sosuyla geri döneceğim. | Open Subtitles | وسوف أعود حالاً ومعي الصلصة الصينية المكونة من العسل بالتوت البري |
Bu gece et makarnası yiyoruz köfte ve et sosuyla beraber. | Open Subtitles | حسنا، اليوم سنأكل شرائح الحم مع كرات اللحم و مرق اللحم. |
Ermeni sitili, sarımsak sosuyla kavrulmuş, biraz zeytin yağı... | Open Subtitles | مشوي بالطريقة الأرمينية, مع صلصة الثوم مع الحمص و زيت الزيتون. |
Eski bir Alexandre sosuyla yeni bir Alexandre yemeği arasında bağ kurdum. | Open Subtitles | لقد دمجت طبق الكساندر الجديد مع صلصة الكساندر القديمة. |
Ondan bir kere yapmıştı. Midye sosuyla. | Open Subtitles | هو طبخ ذلك مرة من المرات . مع صلصة الحلزون |
Jamaikalı bir kadın onu elma sosuyla beslerken. | Open Subtitles | حيث اطعم صلصة التفاح من طرف امرأة جمايكية. |
Domates sosuyla Vinnie ilgileniyordu. | Open Subtitles | فيني كان مسؤول عن صلصة الطماطم |
Domates sosuyla Vinnie ilgileniyordu. | Open Subtitles | فيني كان مسؤول عن صلصة الطماطم |
Soya sosuyla yemek ister misin? | Open Subtitles | هل ترغب بتناول هذا مع صلصة الصويا؟ |
Patlamış karides, kulüp sosuyla. | Open Subtitles | روبيان و ذرة صفراء بصلصة النادي |
Peki ya et sosuyla kaplı sıcak bir silah? | Open Subtitles | ماذا عن مسدس دافئ، مغطى بصلصة لحم؟ |
Şerefe. Bu şampanya, barbekü sosuyla birlikte çok iyi gider. | Open Subtitles | ذكيًا كفاية ليعلم بأنه يستطيع رفع دعوى علي! هذه الشمبانيا تذكرني بصلصة الباربكيو! |
Kızarmış peynir, kulüp sosuyla. | Open Subtitles | جبن مقلي بصلصة النادي |
Picante sosuyla hem de, değil mi baba? | Open Subtitles | سيكون مذاقهما طيباً مع الصلصة الحارة، صح يا أبي؟ |
Onun yerine yabanhavucu sosuyla cevizli ekmek vardı. | Open Subtitles | بدلا من ذلك أكلنا رغيف بندق مع مرق الجزر |
Etli makarna sosuyla karışık tahıllı gevrek yiyebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نعد حبوب الجريش مخلوطة بنكهة اللحم وصلصة المعكرونة |
Sanırım ben de barbekü sosuyla ilgili bir kitap yazabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنني سوف أكتب كتابـاً عن صلصات الشواء |