"southie" - Translation from Turkish to Arabic

    • ساوثي
        
    Cambridge'li o pislikler, Billy'yi devirmek için her şeyi yapar çünkü Southie'li bir İrlandalı önemli mevkiye gelsin istemezler. Open Subtitles هؤلاء المغفلون من (كامبردج) سيفعلون أي شيء لاسقاط (بيلي) لأنهم لا يستطيعون مواجهته السلطة في يد (ميك) من (ساوثي).
    Quincy, Somerville, ve iki tane de Southie'de. Adamlarım anca yetişiyor. İşte orada. Open Subtitles (كوينسي)، (سمرفيل)، واثنان في (ساوثي) بالكاد لديّ رجال لنحافظ عليها
    İşin aslı, Southie'deki pek çok insan Jimmy'yi severdi. Open Subtitles حقيقة الأمر، أن الكثير من الأشخاص في (ساوثي = الجنوب) كانوا يحبون (جيمي).
    Bilirsin, Southie çocukları olarak oyun parkında hırsız-polis oynamaktan sokaklarda gerçeğini yaşamaya geçtik. Open Subtitles (أتعلم،أنرجال(ساوثي... كانوا يلعبون "الشرطي والحرامي" هناك في الساحات لفعلها بشكل حقيقي في الشوارع.
    Southie'nin son zamanlarda savaş alanı olduğu ortada. Open Subtitles حسناً، لا أخفيك سراً بأن (ساوثي) أصبحت منطقة حرب مؤخراً.
    Başlangıçta Jim küçük kasaba suçlusuydu ve sadece Southie'de önemliydi. Open Subtitles أعني في البداية، كان (جيم) لاعب المدينة الصغيرة الذي حقاً مهتم فقط بـ (ساوثي).
    Southie çocuğu, birlikte büyüdük. Open Subtitles إنه فتى من منطقة (ساوثي). لقد ترعرنا معاً، إنه جيّد.
    Southie sokaklarında uyuşturucu satmak alengirli işler, at yarışları. Open Subtitles توزيع المخدرات في شوارع (ساوثي). نمارس الأبتزاز، الدعارة.
    Siz Southie'li pislikler ibneler gibi birbirinize aşık mısınız? Open Subtitles هل أنتم أيها أوغاد (ساوثي) تحبون ممارسة الشذوذ مع بعضكم؟
    Whitey, Southie'deki tüm çocuklara uyuşturucu sattı. Open Subtitles (وايتي) كان يوزع المخدرات لكل طفل في (ساوثي)
    - Southie'de ücretsiz bir klinikte gönüllü çalışıyor. Open Subtitles "تتطوع بعيادة مجانية في "ساوثي
    - Southie nerede bulabileceğimi söyledi. Open Subtitles أخبرني (ساوثي) أين أستطيع أن أجدك
    - Southie nerede bulabileceğimi söyledi. Open Subtitles أخبرني (ساوثي) أين أستطيع أن أجدك أجل
    - Evet. Southie'de büyüdüm. Open Subtitles - أجل نشأت في " ساوثي "
    Paddy, Southie'nin başıydı. Open Subtitles " بادي " نفذ عملية " ساوثي "
    Marianne. Southie'ye alıştın mı? Open Subtitles (ماريان)، كيف وضع السكن في (ساوثي
    Şu anda, Connolly, Bulger ve ekibi Southie'de bir avuç Viking gibi tecavüz ediyor, yağmalıyor ve artık suçlu olmadıkları için onlara dokunamıyoruz. Open Subtitles الآن، (كونولي) و(بولجر) ورجاله يتجولون حول (ساوثي) مثل مجموعة من الفاينغ اللعناء، يغتصبون وينهبون، ولا يمكننا الأقتراب منهم لأنهم لم يعدوا مجرمين،
    Evet, Whitey, Southie'ye uyuşturucu getirdi. Open Subtitles نعم, (وايتي) احضر المخدرات إلى (ساوثي)
    - Devam ediyoruz, Southie. Open Subtitles (ضعها كلها يا (ساوثي
    - Devam ediyoruz, Southie. Open Subtitles (ضعها كلها يا (ساوثي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more