"soyut" - Translation from Turkish to Arabic

    • مجردة
        
    • تجريدي
        
    • تجريدية
        
    • المجردة
        
    • التجريدي
        
    • ملموسة
        
    • ملخص
        
    • نقية
        
    • مجرد
        
    • تجريداً
        
    • تجريدياً
        
    • المجرد
        
    • من التجريد
        
    • التجريدية
        
    • موندريان
        
    Tanıdğım işçilerin ürettikleri ürünlerle garip bir soyut bağları vardı. TED العمال الذين تعرفت عليهم لهم علاقة مجردة مع ماينتجون من عملهم.
    Sartre sorumluluktan söz ettiğinde, soyut bir şeyden söz etmiyordu. Open Subtitles و عندما تكلم سارتر عن المسؤولية فهو لم يتحدث عن شيء تجريدي
    Bu süreç tamamen soyut ve oldukça olağan dışıdır. TED هذه العملية تجريدية تماما وفي غاية السهولة.
    Bu ilk vızıltılara ve pırıltılara kıyasla, soyut düşünceler pek soluk kalır. TED و بالنسبة للبراعم الحديثة فالأفكار المجردة ماهي إلا أشياء باهتةٌ عديمة المعنى.
    Kurumun ilgisini toplamış ve sorgulanmış bir sanat formu da soyut ekspresyonizmdir. TED وواحدة من الأشكال الفنية التي أثارت اهتمام الوكالة ، وبذلك تكون قد تعرضت لسؤال ، هو التعبير التجريدي.
    Bana göre sanat, somut tecrübeleri soyut fikirlere, hislerere, duygulara dönüştürmenin bir yolu. TED بالنسبة لي، الفن وسيلة لوضع خبرات ملموسة لأفكار وأحاسيس ومشاعر غير ملموسة.
    Bu aslında soyut bir teoriyi alıp gerçekleştirmek demek oluyor. Open Subtitles إنه عن تناول النظرية التي هي عبارة عن ملخص وجعلها حقيقة
    Bazı somut metaforlar üzerine kurulmayan herhangi bir soyut dil örneği bulmak çok zordur. TED وإنه لمن العسير إيجاد نموذج لِلُغة مجردة لا تعتمد على نوع معين من المجاز.
    Fizikçiler ve filozoflar fiziğin ilginç bir şekilde soyut olduğunu gözlemlediler. TED وكثيرًا ما لاحظ الفيزيائيون والفلاسفة أن الفيزياء مجردة بشكل غريب.
    Bütün bunları bilince Buzul Çağı Avrupası'nın geometrik işaretlerinin tamamen soyut yazılı karakterler olması pek mümkün görünmüyor. TED بمعرفة كل ذلك، يبدو مستبعدا جدا أن تكون العلامات الهندسية من العصر الجليدي الأوروبي حروفا مجردة بالفعل.
    "Havuz nerede?" diye sordum, "soyut havuz." olduğunu söyledi. Open Subtitles و قلت، أين هو حوض السباحة ؟ و قال، حوض السباحة هو عمل تجريدي
    Bu saçmalıktır, çok soyut. TED هذا سخيف، إنه فكر تجريدي جداً.
    soyut bir kavram olan ulus devletlerden çok farklıdırlar. TED المدن مختلفة تمامًا عن الدول القومية، والتي تعتبر افكار تجريدية
    Mutat haber konularına insancıl bir yüz ekliyordu ve bu olmaksızın tüm konular soyut ideolojik veya küresel etkisi bakımından anıtsal görünebiliyordu. TED إنها تضع البشر في مواجهة القضايا التي تبدو من على البعد تجريدية أو إيديلوجية أو أثرية في تأثيرها العالمي.
    Dil karmaşıktır ve çeviride soyut ve nüanslı kavramlar anlamını kaybetiğinde, sonuçları felaket olabilir. TED اللغة معقدة بطبيعتها، وعندما تضيع المفاهيم المجردة أو المختلفة أثناء عملية الترجمة، قد تكون العواقب كارثية.
    Dolayısıyla, bence, ancak bu soyut istatistikleri kullanarak bir ilerleme kaydedebilirsiniz. TED لا يمكنني الذهاب بعيدا في قص القصة ولكنني اعتقد أنه باستخدام هذه الإحصائيات المجردة
    Boşluğun bir parçası. Katil soyut dışavurumculuk kullanmış. Open Subtitles بل جزء منها القاتل هنا يستخدم التعبير التجريدي
    Somut şeyler bize nasıl soyut neşeyi hissetirebilir?'' TED كيف لأشياء ملموسة أن تجعلنا نشعر بالبهجة غير الملموسة؟
    Bu bir broşürde ya da filmdeki soyut bir şey değildi. TED لم يكن ملخص من مطويه او من فلم
    Şimdi onları mimari nesnelermiş gibi düşünmenizi istiyorum. Yani artık soyut çizgiler. TED اريدك ان تفكر بهم كأغراض معمارية اذا هم عبارة عن خطوط نقية فقط.
    Ve bunu söylerken soyut anlamını değil, gerçek anlamını kastediyorum. TED وأنا لا يعني أنه مجرد شعور. وإنما يعني ذلك حرفيا.
    Öyle de, burada fark edeceğiniz gibi, hâlâ at olarak tanımlayıp kümelediği çok soyut bir görüntü de var. TED وهذا ما يحدث، ولكنكم تلاحظون أيضاً هناك تحديداً، بأن لديها صورة أكثر تجريداً وما زالت قادرة على تحديدها وتجميعها في مجموعات الخيول.
    soyut olmaya çalışıyordum ama sanırım fazla basitleştim. Open Subtitles كنت أحاول أن أكون تجريدياً لكن أظنني بت بسيطاً للغاية في النهاية
    İklim dediğimizde soyut, çok çok uzaklarda olan bir iklimden bahsetmiyoruz. TED المناخ ليس حقاً حول المناخ المجرد والبعيد بعيد، بعيد جداً منا.
    İnsan ve makine arasında birbiri üzerinde soyut katmanlar inşa ettik, öyle ki artık bilgisayarların nasıl çalıştığı veya onlarla nasıl konuşulacağına dair hiçbir fikrimiz kalmadı. TED بنينا عدة طبقات من التجريد فوق بعضنا البعض بين الإنسان والآلة لدرجة أننا لم نعد نعرف كيف تعمل الحواسيب أو كيف نتحدث معها.
    Biri 15. yüzyıl mozaik tabletleri ve diğeri yaklaşık 100 yıl önceki, Malevich'in soyut kompozisyonları. TED إحداها هي لوحات المذبح في القرن الـ 15، و التقليد الثاني عمره حوالي 100 سنة، تركيبات ماليفيتش التجريدية.
    Bazıları onun soyut sanatla Picasso'dan önce oynamaya başladığını iddia ediyor. Open Subtitles البعض يدعي أن موندريان كان ..يلعب بالفنّالمجرّد. قبل أن يظهر بيكاسو.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more