soyutlanma ve ayrışmanın yerine, bize topluluk ve bağlantı getiren paylaşımlı şehirlerin geleceğini görüyorum. | TED | أنا أرى مستقبل المدن المتشاركة التي تجلب لنا الاجتماع والتواصل بدلاً من العزلة والانفصال. |
Yeni kız veya erkek arkadaşınız sizi, aile ve arkadaşlarınızdan, savunma sisteminizden uzaklaştırıp sizi kendisine daha sıkı bağladığında soyutlanma gizlice içeri girer. | TED | تزحف العزلة عندما يبدأ صديقك أو صديقتك الجديدة بإبعادك عن أصدقائك وعائلتك، نظام الدعم الخاص بك، ويربطك بإحكام به. |
soyutlanma, ilişkiden önceki hayatındaki herkesle ilgili şüphe tohumları ekmektir. | TED | العزلة تعتمد على زرع بذور الشك تجاه كل شخص في حياتك السابقة. |
Aylar süren soyutlanma bende; korku, yalnızlık ve hayal kırıklığı doğurdu. | TED | وشهور من العزلة عزَّزَت من مشاعر الخوف والوحدة والإحباط. |
soyutlanma ve yalnızlık birbirinizden şüphelenme ve nefret etme. | Open Subtitles | تسبب العزلة و الوحدة الكراهية و الشك |
Yani, bütün bu soyutlanma, isteklerini kontrol etmeler, bulunduğunuz girişimler-- | Open Subtitles | بمعنى أن كل تلك العزلة و الأختبارات |
soyutlanma sizi tanımlayan şey haline gelmeye başlar. | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}العزلة يمكن أن تبدأ في تعريفك. |
Yıllarca soyutlanma konusunda eğitim alıyorlar. | Open Subtitles | نحن مدربون لنتحمل العزلة لأعوام |
İkinci belirti, soyutlanma. | TED | العلامة الثانية هي العزلة. |
Yeterli olamama korkusu, toplumdan soyutlanma. | Open Subtitles | الخوف من النقص , العزلة |
Evet! Bu soyutlanma teorini biraz aşıyor Bay Kimsesiz Çocuk Uzmanı. | Open Subtitles | واحسرتاه على نظرية العزلة (للسيد (خبير التبني |
Ekstrem soyutlanma yüzünden olabilir. | Open Subtitles | ربما العزلة أصابتهم بالجنون |