| Yani, Starbucks'da sırada beklerken herhangi bir günde Starbucks'daki alışverişlerin yüzde 30'u Starbucks Yıldız Puanı ile yapılıyor. | TED | وعندما تقف في طابور مقهى ستاربكس ستجد أن نسبة العمليات في اليوم الواحد تتم من خلال بطاقات ستاربكس |
| İçinizden yüzde 23'ü yakınlarda Starbucks'ta bulunmuş ve kablosuz ağlarını kullanmış. | TED | 23% منكم كان في ستاربكس مؤخراً وقام بإستخدام شبكة الإنترنت اللاسلكية. |
| Boomer kuşağı Amerikalıları bu duruma çok sık Starbucks'a gittiğinden düşmedi. | TED | الملايين من الأمريكيين المولودين في فترة طفرة المواليد غير موجودين بيننا بسبب زياراتهم الكثيرة لمقاهي ستاربكس. |
| Starbucks'tan daha fazla kilise olduğunda dindar bir bölgede olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | تعرف بأنّك داخل حزام التوراة عندما تجد الكنائس أكثر من ستاربوكس |
| Bu onun için yeni bir Starbucks'dan daha önemli olabilir. | Open Subtitles | ربما كان هذا بالنسبة له اهم من ستار بكس جديد |
| Ve şimdi Starbucks Howard yeniden katıldığından beri gelirini ikiden fazla katladı. | TED | والآن ستاربكس ضاعفت إيراداتها منذ انضمام هاورد مرة أخرى |
| ZK: Bundan altı ay önce ben ve Keith Los Angeles'da ki Starbucks'da Roman Coppola ile birlikte kahve içiyorduk. | TED | ز.ك: منذ حوالي ستة أشهر كنت مع كيث في لوس أنجلس، وكنا في ستاربكس نشرب قهوة مع رومان كوبولا. |
| Bakın bu da bizim Tayland'daki Starbucks'a olan yanıtımız "Kahve ve Kondomlar" | TED | وهذا هو اصدارنا من ستاربكس في تايلندا القهوة والواقي الذكري |
| bak Starbucks sen insanları uyanık tutuyorsun, biz ise hem uyanık hem de hayatta tutuyoruz. | TED | ان ستاربكس تبقيك يقظاً بكافينها .. ولكن نحن نبقيك متيقظاً وعلى قيد الحياة |
| Gittiğiniz her Starbucks şubesinde kondom da alabildiğinizi düşünebiliyor musunuz? | TED | تخيلوا .. في كل فرع من ستاربكس يمكنك ان تحصل على واقٍ ذكري |
| Starbucks resmen çocuk arabası otoparkı olur. | Open Subtitles | كان ستاربكس أساسا ساحة لانتظار السيارات عربة أطفال. |
| Evet. Bugün Starbucks dışında bunlardan 3 tane gördüm. Bunun tek anlamı var. | Open Subtitles | رأيت ثلاثة من تلك واقفة خارج ستاربكس هذا الصباح،والتي تخبرني بشيء واحد فقط... |
| Miranda'nın Starbucks'ta kendi içkisiyle onunkini karıştırdıktan sonra Cumartesi ona gerçek bir içki ısmarlamış olan akıllı, sevimli bir adamdı. | Open Subtitles | ميراندا قد اجتمع في ستاربكس. أخطأ لها اتيه لله المزدوج القطبية وعرضت لجعلها تصل لها |
| Baksana, kazıkladım kanka. Ben ve dostum Phil az önce senaryonu Starbucks'ta bulduk. | Open Subtitles | اسمع،اني امزح معك ،انا وصديقي وجدنا روايتك في مقهى ستاربكس |
| İnsanlann adını bildigi, her köşede bir Starbucks'ın olmadığı bir yer. Nesini sevmeyeyim? - Fazla sessiz. | Open Subtitles | مكان الكل يعرفك باسمك لا سينما او ستاربكس على كل زاوية ولماذا لا تحب ذلك ؟ |
| Her köşede Starbucks olmaz. | Open Subtitles | انها هادئة الكل يعرف اسمك لا سينما ولا ستاربكس كايت : |
| Starbucks'ın bu kasabayı unuttuğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أن هذه البلدة التى نساها ستاربكس. |
| Tamam, Starbucks'a gidip bir Mango Grande alacağım. | Open Subtitles | حسنا، سوف أذهب إلى ستاربوكس لأحصل على عصير المانجا المبرد |
| Bir Starbucks bulmak için ölüyorum günlerdir. | Open Subtitles | كنت أبحث عن مقهى ستاربوكس منذ أن وصلت هنا |
| 404 sayfasının nasıl hissettireceğini düşünürsek, sanki Starbucks'a gitmişsindir ve tezgahın arkasında bu adam vardır, siz oradasınızdır ve hiç yağsız süt kalmamıştır. | TED | تحاول تخيل ما هو شعور 404 وهو يبدو كما لو أنك ذهبت الى ستار بكس وها هو الرجل خلف المنضدة وانت واقف هناك ولا يوجد حليب مقشود |
| Ne zaman Starbucks'ın ya da Coffee Pot'un önünden geçsem. | Open Subtitles | وكل مره أمر من قرب ستار بوكس أو من عند جهاز تحضير القهوة |
| Starbucks'ta kahvesini içerken internete giren birinin hesap bilgileri gibi. | Open Subtitles | أيّ شخص في "ستارباكس" ويحتسي قهوة بحليب ومعه حاسوب نقّال |
| Starbucks gibi şirketlerin neredeyse hiç reklam vermeden varolma sebebi bu. | TED | لهذا لدينا شركات مثل إستار بوكس، صحيح، ذلك لا يعلن بتاتاً. |