| En son ne zaman böyle rahatlamış ve stressiz hissettiğimi hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتذكر آخر مرة شعرت هذه استرخاء وخالية من التوتر. |
| Kimsenin ruhu duymadan, bayram yemeğimizi kendi evimizde sessiz sakin ve stressiz şekilde yemeye karar verdik. | Open Subtitles | قررنا أن نستمتع عشاء عطلتنا الهادئة الخالية من التوتر في البيت من دون أي أحد ليحكم علينا |
| Sessiz sakin ve stressiz bir yemeğe İngilizce dersiyle mi başlamak istiyorsun? | Open Subtitles | إذاً , بهذا الشكل تريد البدء بالعشاء الهادئ الخالي من التوتر , بدرسٍ للغة الأنجليزية ؟ |
| Sizlere olabildiğince stressiz bir ortam sağlayabilmek için bu şekilde tasarlandı. | Open Subtitles | صُمِّمَت على هذا النحو لتكون خالية من الإجهاد بقدر الإمكان لِتناسبكم. |
| O akşam Charlotte koca avcısı olarak yeni kariyerine başlarken Miranda stressiz yuvasına döndü. | Open Subtitles | ذلك المساء، كما بدأت شارلوت مهنتها الجديدة كزوج، صياد، عاد ميراندا موطن لريشة لها خالية من الإجهاد عش الحب. |
| Huzurlu ve stressiz bir hayat. | Open Subtitles | حياة هانئة، مسالمة، قليلة التوتر |
| Umarım, stressiz bir hayat yaşarsın. | Open Subtitles | أتمنى فقط أن تعتادي ...قلة التوتر بـ |
| stressiz olmak bebeklerle bað kurmayý kolaylaþtýrýr. | Open Subtitles | عدم الإجهاد جيد لتكوين رابطة مع الأطفال |
| stressiz. | Open Subtitles | الإجهاد يُحرّرُ. |
| stressiz. | Open Subtitles | خالي من الإجهاد |