"suçlamak için" - Translation from Turkish to Arabic

• لإدانته
• لتوريط
• لاتهام
• لإلقاء اللوم
• لتوريطي
• لتتهمني
• لتلفيق التهمة
• لتلوميه على
• لتوجيه الإتهام
• لإتهامك

Cinayetle suçlamak için yeteri kadar kanıtımız yoktu.
لازلنا لانملك أدله كافيه لإدانته بجريمة القتل

Çünkü Cook İlçesi onu suçlamak için yeterli kanıt olduğunu düşünmüyor.
لأن مقاطعة كوك لم تجد أدلةً كافيةً لإدانته

Diyorum ki; kocasını ya da başka birini suçlamak için en ufak bir delil bile yok.
الذي أقول بأنّ هناك لا أقطّع دليل لتوريط الزوج أو أي واحد.

Büroysa, ellerinde kimseyi suçlamak için yeterince delil olmadığını söylüyor.
والآن يقول المكتب بأنهم ليس لديهم دليل كاف لاتهام أحد

- Bu da seni o nu asan ve sahte bir intihar notu yazan kişi olarak suçlamak için yeterde artar.
نعم، ربما تكون حجة قوية لإلقاء اللوم عليك على أنك الشخص الذي شنقه ووضع رسالة إنتحار مزيفة

Beni suçlamak için çok çalıştı.
كان يعمل بقوةٍ لتوريطي

Beni bu yüzden mi buraya getirdin, cinayetle suçlamak için mi?
ألهذا أتيت بيّ إلى هنا، لتتهمني بالقتل؟

Bir yerden sonra, saçın onu suçlamak için yastığın üzerine konduğunu söyledi.
وقال في مرحلة ما أنها وضعت هناك لتلفيق التهمة عليه

Size bunun için onu suçlamak için yeterli gerçekten deli misin?
هل أنتي مجنونة لتلوميه على ذلك؟

Adamı suçlamak için yeterli kanıt da yokmuş.
لم يكن لديهم الأدله الكافيه لتوجيه الإتهام له

Seni muhtemel cinayet sebebinden suçlamak için yeterli delilimiz var.
لدينا ما يكفي من دليل لإتهامك بمسبب محتمل

Renteria cinayetiyle suçlamak için yeterli delilin yok.
ليس لديك أدلة تكفي لإدانته بقتل "رينتريا"

Bu bilgiyi onu suçlamak için şurada duran kadının...
وتلقيت المعلومة لإدانته من أخ

Polisler, onu suçlamak için delil oluşturacaklardır.
ستختلق الشرطة الأدلة لإدانته

Daha önceki baskından kalan polis kanıtı bir şüpheliyi suçlamak için üzerine yerleştirildi.
دليل شرطة من قضية سابقة تم زرعه لتوريط مشتبه به.

Eski kocası Trevor'ı suçlamak için golf sopalarını kullandı ve kaçtı.
وإستعمال هراوة غولف لتوريط " تريفور " الزوج السابق ثم تهرب بأسرع ما يمكن

Her şeyi kaybetme korkusuyla Victoria babamı suçlamak için bir plan yapılmasına yardım etti ve hepimizin hayatını sonsuza dek değiştirdi.
بداعي خشية فقدان كل شيء، شاركت (فيكتوريا) في التخطيط لتوريط والدي وغيّرت مجرى حياتنا إلى الأبد.

Bu yüzden mi buradasınız? Beni cinayetle suçlamak için mi?
وهذا هو السبب أنت هنا، لاتهام لي من القتل؟

Ejderhalar konusunda üzgün olduğunu biliyorum, oğlum fakat bir insanı ihanetten suçlamak için kanıta ihtiyacın var.
اعلم انك مستاء بخصوص التنانبن يا بنى لكنك تحتاج الى دليل قاطع لاتهام شخص بالخيانة

Louis'i suçlamak için yeterli deliller değil.
من هذه الامور مؤكد لاتهام لويس

Aradığınız bu mu? Onu suçlamak için bir bahane mi?
أهذا ما تبحثين عنه , و سيلة لإلقاء اللوم عليه ؟

İnsanlar kızmaya başlarsa suçlamak için birisini ararlar öyle birisi ki; güçlerinin yetebileceği.
وعندما ينزعج الناس، فإنّهم يبدأون بالبحث عن شخص لإلقاء اللوم عليه، شخص يمكنهم الإطاحة به

Yani bu yüzden mi geldin? Beni cinayetle suçlamak için mi?
أنت هنا لهذا إذًا لتتهمني بالقتل؟

Onu öldürdükten sonra, yeteneklerini Carl Resnick'i suçlamak için kullandın.
و بعد قيامكَ بقتلها , قررتَ أن تستخدم مهاراتكَ لتلفيق التهمة بـ (كارل ريزنيك) ؟ لقد كنّا شريكين بتمارين التنويم المغناطيسي

Kaza için onu suçlamak için mi?
لتلوميه على الحادث؟

Kendi seçtiğimiz bir jüri ile onu suçlamak için bu yeteri kadar güçlü bir kanıt.
وذلك يُعتبر أكثر من كافي لتوجيه الإتهام لأي هيئة محلفين كُبرى من إختيارنا

Ne yazık ki seni herhangi bir şeyle suçlamak için burada değilim 20 sene önce dört Escarra askeri bir grup Honduraslı göçmeni katletmişti
لسوء الحظ لسنا هنا لإتهامك بشيء قبل 20 عاماً ذبح أربعة من العصابة