Esasen siz, masumluğu kanıtlanana dek Başkan suçludur tutumunu seçmişsiniz. | Open Subtitles | في الأساس امسكت موضع ان الرئيس مذنب حتى تثبت برائته |
Savunmanın gösterdiği gibi müvekkilim... sadece bilinen bir suçlunun kolay hedefi... olmaktan dolayı suçludur. | Open Subtitles | المجتمع الذي كون فيه بيته للسنوات الـ20 الماضية ولأن دفاعنا سيعرض بسرعة موكلي غير مذنب سوي .. |
Eminim bir şeylerden suçludur. | Open Subtitles | . حسناً ، أنا متأكد انه كان مذنب فى هذا الشئ |
Suç ve para sahibi erkekler suçludur ama inancından başka değeri olmayan kadınlar ipe yollanır. | Open Subtitles | الرجال أصحاب السلطة والمال، مذنبون بينما إمرأة دون مال إلا معتقداتها الخاصة ، يتقرر إعدامها |
Sizi temin ederim eğer kuzeniniz yakalanmışsa kesin suçludur. | Open Subtitles | يمكن أن تطمئني، إن اعتقلت قريبتك بسببه، فهي مذنبة. |
Kaçan herhangi bir asker, vatan hainliğinden suçludur... ve bir köpek gibi vurulacaktır. | Open Subtitles | أي جندي يهرب من الجندية يُتهم بالخيانة العظمى و ينبغي اصطياده كأي كلب |
O adam kanımca suçludur. | Open Subtitles | ،وتُقدّم نفسها بتلك الطريقة .فإنّ ذلك الرجل مُذنب على حدّ علمي |
-Davalıyı suçlu bulduk. O suçludur. O suçludur. | Open Subtitles | لقد وجدنا المتهم مذنباً إنه مذنب، إنه مذنب |
Savcılıkla hemfikirseniz vermeniz gereken karar "suçludur" ya da değildir... 1000 yıldır Rus halkı, çok fazla bir şekilde bu ülkenin federasyonu altında birleşmiş olan ülkelere fedakârlıkta bulunmuştur mantıklı şüpheler bulunursa suçun tanımı bir karar gerektirmektedir şimdi, sınırsız süre ile özel bir şekilde bunu tartışabilirsiniz... | Open Subtitles | إذا وافقتم الادعاء العام عليكم الوصول الى قرار اما ان المتهم مذنب او انه بريء |
Boşanma sürecinde olan ebeveynler çok suçludur. Bu babam olmalı, beni almaya geldi. | Open Subtitles | الأباء يَمْرّونَ بهم الطلاق لذا مذنب ذلك أَبُّي، تعالي تعرفِ عليه |
Gerçeğin bir önemi olmaz. Suçlu görünüyorsa suçludur. | Open Subtitles | إن الحقيقة غير مهمة إن كان يبدو أنه مذنب فهو مذنب |
Herkes suçsuzluğu ispatlanana kadar suçludur. | Open Subtitles | و هم يظنون انني قتلته نعم الجميع مذنب حتى تثبت براءته |
suçludur deyip toz olalım buradan. | Open Subtitles | الآن دعونا فقط نصوت بأنه مذنب ونخرج من هنا |
Tüm politikacılar yalancı olduğu için Başkan West suçludur demek adil değil. | Open Subtitles | , أنه غير عادل أن نقول بأن جميع السياسيين كاذبين بالتالي العمدة ويست مذنب |
suçludur deyip toz olalım buradan. | Open Subtitles | هنا من ونخرج مذنب بأنه نصوت فقط دعونا الآن |
Tüm politikacılar yalancı olduğu için Başkan West suçludur demek adil değil. | Open Subtitles | كاذبين السياسيين جميع بأن نقول أن عادل غير أنه , مذنب ويست العمدة بالتالي |
D.A. gördü tabii, Kanan genç ve siyahı o, suçludur. | Open Subtitles | أتظنين أن وكيل النيابة إستنتج أنني مذنب بسبب أنني شاب أسود. |
Çoğu insan kötülüğe karşı eylemsizlikle suçludur, çünkü annemiz dedi ki "Karışma. Kendi işine bak." | TED | غالبية الناس مذنبون بارتكاب شر التخاذل، وذلك لأن والدتك قد قالت لك، "لا تتورط في هذا، عليك أن تهتم بما يخصك فقط." |
Doğru olmasını ben de senin kadar istemiyorum, ama belki de suçludur. | Open Subtitles | اسمع، لاأريد أن يكون الأمر . بقدرك، لكنّ لربما هي مذنبة |
Kaçan herhangi bir asker, vatan hainliğinden suçludur... ve bir köpek gibi vurulacaktır. | Open Subtitles | أي جندي يهرب من الجندية يُتهم بالخيانة العظمى و ينبغي اصطياده كأي كلب |
suçludur, şerefim üzerine. | Open Subtitles | مُذنب ، علـى شرفيّ |
Tam da yerine geldiniz. Buradaki herkes suçludur. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى المكان المناسب كلهم مجرمون هنا |
ve sanık suçludur kararı hem arzu edilen hem de, benim fikrime göre, adil olacak tek yol. | Open Subtitles | و حكم الإدانة هو الشيء المطلوب من وجهة نظري الطريقة الوحيدة فقط |
O, avlanması, yakalanması ve yargılanması gereken bir suçludur. | Open Subtitles | إنهُ مُجرم ويجب أن يُطارد، ويُمسك ويُقدّم للمُحاكمة. |
Bir kadın, bir adamla evlenip 20 sene kim olduğunu söyleme zahmetinde bulunmuyorsa suçludur. | Open Subtitles | عندما تتزوّج إمرأة رجلاً ولا تهتمّ لإخباره من هي لـ20 عاماً، فإنّها مُجرمة. |