İşlerin nasıl yürüdüğünü anlamak istiyorlar ve bunu grup hâlinde yapmak istiyorlar, tıpkı topluluğa dersler sunmak için malzemelerimizi kullanan Washington D.C.'deki hackerlar gibi. | TED | يرغبون في معرفة كيفية عمل الأشياء، ويريدون أن يعملوها في مجموعات، مثل نادي القراصنة هذا في واشنطن، العاصمة، الذي يستخدم موادنا لتقديم دورات للمجتمع. |
Bir yıl önce sanat projelerimizi sunmak için Berlin'deki İsviçre Büyükelçiliği'ne davet edildik. | TED | منذ عام، تمت دعوتنا من قبل السفارة السويسرية ببرلين لتقديم مشاريعنا الفنية. |
İlişkilerinizi düzeltmek için, ruhunuzun özünü sunmak için ve bunu başka birinde aramak için ölüm-kalım anını beklemek zorunda değilsiniz. | TED | ليس عليك الإنتظار لحالة حياة أو موت لتسوية العلاقات التي تهمكم، لتقديم نخاع روحك والبحث عنه في الآخر. |
Ailemin papalık tehditi altında olduğunu duyunca, yardımımı sunmak için evime geri döndüm. | Open Subtitles | سمعت عن التهديدات التي تواجهها عائلتي من البابا لقد عدت للوطن لأقدم مساعدتي |
Başkan yanındakilerle birlikte çeşitli sayıdaki yerel bankalarla temerrüde uğramış kredilerle Lennox Gardens sakinlerini geçici kiracılarla değiştirme teklifini sunmak için görüştü. | Open Subtitles | ضم العمدة القوى بعدد من المصارف المحلية لعرض منازلهم كقروض أساسية كإيجار مؤقت لتغيير |
Kanıtı sunmak için, hükümette yer alan... saygın birine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن في حاجة إلى شخص من داخل الحكومة، شخص ذو مصداقية، ليقدم هذا الدليل |
- Bugün burada, sevgili dostumuza son kez saygımızı sunmak için toplandık. | Open Subtitles | نحن نجتمع هنا اليوم لنقدم فائق الإحترام لفقيدنا الشريف |
E-sigaralar aslında sigara bağımlılarına nikotinin daha temiz bir türünü sunmak için üretilmişti. | TED | لقد صُنعت هذه السجائر في الأساس لمنح المدخنين شكلًا أنقى من النيكوتين لتقديم يد العون في إدمانهم على السجائر. |
Anna'nın oğlunun özel ihtiyaçlı olduğuna dair kanıtları sunmak için bir müdürden diğerine gidip yalvardım durdum ama benimle konuyu bile konuşmadılar. | TED | ذهبت من مراقب لآخر، متوسلةً لتقديم أدلة بشأن ابن آنا وظروفه، ولكن لم بتكلم أحد معي بخصوص القضية. |
İnsanlar verimlilik ve yemeğe sevinip şükran sunmak için bir araya geldiler. | TED | وابتهج العالم لتوفر الخصوبة والطعام، وتناجوا مع بعضهم لتقديم الشكر. |
Ve şimdi sırada, size bazı sıradan Pakistanlıların kalplerine ve zihinlerine farklı bir bakış sunmak için Pakistan'ın en dinamik ve genç fotoğrafçılarından bazıları tarafından çekilmiş bir dizi fotoğraf var. | TED | وما سيعقب هو سلسلة من الصور، سلسلة من الصور تم التقاطها بواسطة بعض أكثر مصوري باكستان الشباب الحيويين، الذين يهدفون لتقديم لمحة بديلة، نظرة داخل قلوب وعقول بعض المواطنين الباكستانيين العاديين. |
Söyle ona, bu kadar yolu erkeğine saygımızı sunmak için geldik, çok yorgunuz. | Open Subtitles | قولي لها أننا جئنا من مكان بعيد لتقديم الواجب لهذا الرجل نحن متعبان جداً قولي لها أننا سنستأجر غرفة لليلة |
Biz burada yardımımıza ihtiyacı olanlara yardımımızı sunmak için buradayız, çünkü biz Kara Panterler | Open Subtitles | نحن هنا لتقديم الحماية والمساعدة لكل من يحتاج لمساعدتنا |
Bugün size yeni bir model sunmak için buradayım. | TED | وأنا هنا اليوم لأقدم لكم هذا النموذج الجديد |
Batman'e çok özel Noel sürprizini sunmak için buradayım. | Open Subtitles | انا هنا لأقدم لـ باتمان مفاجأة الكريسماس الخاصة |
Sevdiğim muhteşem bir kadına hürmetlerimi sunmak için geldim. | Open Subtitles | جئت لأقدم احترامي لامرأة عظيمة قد أحبتها. |
Alternatif olarak çoğu pazarların yakınlık koşulları ve üretim koşulları olduğundan dolayı çiftçiler size yerel bir ürün sunmak için minimum ambalaj atığı ile seksen kilometreden daha az yol giderler. | TED | في المقابل، نظرًا لأن معظم أسواق المزارعين لديها متطلبات المجاورة والإنتاج، يسافر المزارعون أقل من 50 ميلًا لعرض منتجات محلية بأقل كمية ممكنة من مخلفات التغليف. |
Bu arada Zenda'nın belediye başkanı size saygılarını sunmak için sadık köylü heyetinin başında dışarda bekliyor. | Open Subtitles | بشكل طارئ .. فإن عمدة مقاطعة زندا .. بالخارج ليقدم إحتراماته على رأس وفد من ... |
Kardeşlerim, burada, müthiş bir kadına saygımızı sunmak için toplanmış bulunuyoruz... | Open Subtitles | الإخوة والأخوات، نجتمع هنا اليوم لنقدم نشيد إلى امرأة عظيمة ... |
Sorun değil. Onun için gelmedim. Sana yeni bir fırsat sunmak için buradayım. | Open Subtitles | لا بأس، ليس هذا سبب مجيئي إلى هنا، جئتُ لأعرض عليكَ فرصة جديدة |
Yönetim kurulumuza sunmak için bir teklif üzerinde çalışmamız gerekiyor. | Open Subtitles | سنحتاج إلى العمل على إقتراح لتقديمه إلى مجلس إدارتنا. |
Ama biz asla, asla kurban sunmak için tek bir damla bile kan dökmedik. | Open Subtitles | ...لكن أبداً أبداً لم نسفك قطرة دم واحدة كقربان |
Saygılarımı ona sunmak için geldim. | Open Subtitles | لهذا السبب حضرت لكي أقدم له التحية |
Tasarımızı halk oylamasına sunmak için imzaya ihtiyacımız var da. | Open Subtitles | نحن فقط نحتاج بعض التوقيعات لإقرار مشروع القانون الجديد للاقتراع |
Buraya Asyalı insanlar için dizayn ettiğimiz... yeni ürünü sunmak için geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا كي أقدم لكِ خطنا الجديد في منتجاتنا مصممة خصيصاً للأسيوين |