Ne? Bu mülk tam Sunset üzerinde, değeri gittikçe yükselecek. | Open Subtitles | هذا المكان يقع فوق الغروب مباشرة القيمة سـ ترتفع للأعلى |
Sunset Bulvarı'nın üstündeki o ofiste oturup o mecazi, isimsiz kitapçıya bakıyordum ve aylardır kötü senaryolardan başka hiçbir şey okumamıştım. | TED | يجلس في ذلك المكتب فوق شارع الغروب يحدق أسفل تلك المكتبة المجهولة المجازية وبعد أن قرأت لا شيء لكن النصوص السيئة لشهور |
Arabayı Sunset La Brea'da durdurdular ve sen orada indin. | Open Subtitles | السيارة توقفت عند تقاطع سانسيت و لابريا و حينها خرجتي |
Burası Kaliforniya, Los Angeles'da Sunset Bulvarı. | Open Subtitles | نعم، هذه جادة سانسيت لوس أنجلوس، كاليفورنيا |
Eğer Camden ve Sunset'ten geçiyorsanız bu elbiseden kurtulmak isterdim | Open Subtitles | اريد ان اخلع البدلة .ان كنت تسافرين بطريق كامبدن او سانست. |
22 yaşında doktora yapmış, ismi Sunset Golden olan biri mi? | Open Subtitles | فتاة في عمر الثانية والعشرين تحمل شهادة دكتوراه و اسمها غروب الشمس الذهبية؟ |
1974 yılında Los Angelas ve California'da Sunset ve La Cienega Bulvarları'nın köşesinde kurduğum Güneşli Vista Moteli'nin sahibi ve işletmecisiydim. | Open Subtitles | أنا أمتلك وأدير فندق فيستا المشمسة والذي أسسته في ناصية صن سيت , في بوليفارد لاسيانا , لوس أنجلوس , كاليفورنيا عام 1974 |
Sunset'te, ofisimdeydim ve başka bir yazarın menajerinden bir telefon geldi. | TED | كنت في مكتبي، عند الغروب وحصلت على مكالمة هاتفية من وكيل كاتب آخر |
Biri Sunset'ten kötü yerde yaşadığını söylese kızmaz mıydın? | Open Subtitles | أنتِ ستنزعجي إذا إعتقد شخص ما أنّكِ تعيشين تحت الغروب ؟ |
Sen şu Sunset'teki ucubelerin kilisesinden misin yoksa? | Open Subtitles | انت لست من هذة الطائفة الشاذة فى الغروب اليس كذلك؟ |
- B-kasedine al. Bandı geçte B-kasedine seni Sunset'e kadar tekmeleyen olarak kaydedileyim. | Open Subtitles | تعال الشريط، أنت ستصبح بي لفّة منّي أرفس حمارك أسفل إلى الغروب. |
Tina, ben Daffy. Bir saat içinde benimle buluşmaya Sunset Room'a gel. | Open Subtitles | تينا , انة انا دافى قابيلى فى غرفة الغروب خلال ساعة |
Sunset Bulvarı'nın üst tarafındaki tepelerde gezintiye çıkardık. | Open Subtitles | كانت تأخذني في جولات في التلال المحيطة بجادة سانسيت. |
Bu Cumartesi Orange ve Sunset'teki yerde şarkı söylüyorum. | Open Subtitles | أنا سأغني هذا السبت ببار قرب سانسيت وأورنج |
Sunset La Brea'da indim arabadan. | Open Subtitles | خرجت من السيارة عند تقاطع سانسيت و لابريا |
Sunset Bulvarı'ndaki evini istila etti. | Open Subtitles | قاموا بغزو بيتها في جادة سانسيت. |
Sunset Park'ta yaşıyorum ama çatıda yer olmasına rağmen orada kuşlarımı besleyemiyorum. | Open Subtitles | أنا أحيا بـ سانست بارك، لكنّى ليس مسموحًا لى بإبقاء الطيور هُناك حتّى بتلك الغُرفة على السطح |
Bu arada arkada Shahs of Sunset çalıyor. Mm. Bekle, birbirimizi yaşlı | Open Subtitles | وفي الوقت نفسة برنامج غروب الشمس يعرض في الخلفية أنتظر هل نحول بعضنا |
Çifte cinayet gecesi Sunset'teki spor salonunda olanlardan biri. | Open Subtitles | واحداً من اولئك الذين في الصالة الرياضية في منطقة "صن سيت" ليلة القتل المزدوجة |
Vermont ve Sunset'ın arasındaki Los Feliz alışveriş merkezinde. | Open Subtitles | انه فى سوق "لوس فيليز" التجارى بين "فيرمونت" و"صنست" |
Sunset Bulvarı'nda Bili Holden vardı, aynı şey değil. | Open Subtitles | شركة صنسيت بوليفارد كان معها بيل هولدن انهما امرين مختلفين تماما |
Nasıl olduğunu biliyorsun. Bilirim. Sunset Jr.'da mıydı? | Open Subtitles | ـ إنّكِ تعرفين هذا جيداً ـ أجل، متجر "صانسيت جينير"؟ |
Bir cinayet zanlısını takip ediyorum. Siyah Escalade, Sunset üzerinde doğuya gidiyor. | Open Subtitles | نطارد مشبوهين 7 8 1 جيب سوداء، متجّهة شرقاً عند الغروبِ |
Bu West Beverly den Kenny Montgomery. Sunset Hills'ten kötü bir düşüş. Bir kız tarafından eğitildiğin için endişeli misin? | Open Subtitles | وهذآ لاعب فريق ويست بيفرلي تيدي مونتغمري آوهـ ، سقوط خــاطيء لفريــق سن ست هيـلز هل أنت قلـق من أن تتعـلمـ من فتــاة؟ |
Lisesi adayları arasında Batı Beverly ve Sunset Hills var. | Open Subtitles | وفي القــمة مدرســة ماليبو كايون الثانويــة |
Ve ben de senin Tahiti Sunset manikürünü takdir ediyorum. | Open Subtitles | أقدّر عملية تدريم أظافرك التاهيتية |