İnsanları anlamak suretiyle, onların en derin düşüncelerine nüfuz edebilirdi... | Open Subtitles | عن طريق فهم طبائع الناس, أمكنه الغور خلال أعمق أفكارهم |
Yenilikçilere, yeni pazarlar yaratmak, ve en önemlisi başta bahsettiğimiz halkla ilişkiler sorunlarını ortadan kaldırmak suretiyle fayda sağlar. | TED | إنه يفيد المبتكرين من خلال منحهم سوقًا جديدًا، والأهم من ذلك، عن طريق التغلب على مشاكل علاقاتهم العامة التي بدأنا بها. |
Kütüphanelerini geliştirmek suretiyle devlet okullarında reform yapacak bu büyük girişimi başlattılar. | TED | فشرعوا بذلك المشروع الضخم لإصلاح المدارس الحكومية عن طريق تحسين المكتبات التي بها. |
Yani örneğin; ben anlamsız, sözsüz seslerin olduğu bir çevrede bir hayvan büyütebilirim. Benim oluşturduğum bir ses repertuvarı. Sadece maruz bırakmak suretiyle yaptığım, hayvan ve genç beyni için yapay olarak önemli. | TED | هكذا على سبيل المثال يمكنني تربية حيوان في بيئة يوجد فيها صوت مبهم لا معنى له. مجموعة من الأصوات أقوم ببثّها. فقط عن طريق عرضها، وهو أمر اصطناعيّ مهمّ للحيوان و لدماغه الصّغير. |
Weta'lar gibi bazı kutup canlıları, soğukla baş etmenin yollarını bulmuşlar vücutlarının donmasına izin vermek suretiyle. | Open Subtitles | بعض المخلوقات القطبية كالصراصير الاسترالية تعلمت كيف تواجه البرد عن طريق السماح لنفسها بأن تتجمد |
Çöl gibi en acımasız ortamları sömürgeleştirmek suretiyle karaya ilk çıkan hayvanlar, sonunda açık denizlerle olan bağlarını da koparmış oldu. | Open Subtitles | , عن طريق أستعمار أكثر البيئات عدائية الحيوانات الأولى التي مشت على الأرض أخيرا .قطعت صلة الوصل الأخيرة مع البحر |
Günümüzde, bu önemli keşiften bir YY sonra radyoaktivitedeki değişimi ölçmek suretiyle yaş hesaplama yöntemleri çok gelişmiştir. | Open Subtitles | الآن، بعد اكتشافها الرائع بمائة سنة، قد تحسن كثيرا منهج تحديد عمر المواد عن طريق قياس تغيّرات في الإشعاع. |
Foldit, Mason-Pfizer maymun virüsünün yapısal şifresini çözmek suretiyle kayda değer ve önemli bir bilimsel keşif yaptı. | TED | فولدت اكتشفت حديثا اكتشافا بارزا ومهما عن طريق فك رموز هيكل فيروس القردة ميسون-فايزر. |
Kütleçekimi, elektronların birbirini itme eğilimini, onları protonlarla birleştirip nötrona dönüştürmek suretiyle aşar. | Open Subtitles | .. الجاذبيه قد وجدت بالفعل طريقه للتغلب على مشكلة دفع الإلكترونات لبعضها بعيداً عن طريق دمج الإلكترونات و البروتونات مع بعضها لتكون نيترونات |
Belki en zekicesi olarak her ne kadar en az görüneni olsa da, verileri kafalarında ters yüz etmek suretiyle araştırmacılar, Suriye'deki yabancı mücahitlerin kabulü ve ulaşımından nihai sorumlu koordinasyon ağlarını keşfedebildi. | TED | ربما يكون الأمر الأكثر ذكاء، وبالمقابل، الأقل بديهية ، عن طريق تقليب البيانات رأسا على عقب، أن الباحثين كانوا قادرين على استكشاف شبكات الربط في سوريا التي كانت مسؤولة بالنهاية عن استقبال ونقل المقاتلين الأجانب إلى الحدود. |
Diğer birçok firma -- örneğin IBM -- kullandıkları enerji yoğunluğunu fabrikalarında gerekli değişiklikleri yapmak suretiyle her yıl rutin olarak %6 azaltıyor ve bunun için yaptıkları harcamaları 2-3 yıl içersinde geri kazanabiliyor. | TED | و العديد من الشركات -- إي بي إم -- يعملون على تخفيض كثافة الطاقه في العادة ٦ بالمئة سنوياً ، عن طريق تعديل مصانعهم و يحصلون على فائدة إستثمار تلك الأموال خلال سنتين أو ثلاثة |