Ve bize idrarını, Tükürüğünü ve dışkını test için veriyorsun. | Open Subtitles | و تعطينا بولك و برازك و لعابك من أجل تحليلها |
Önce saç telini, Tükürüğünü ve kanını paketleyeceğiz. | Open Subtitles | , أولا سنأخذ عينات من شعرك لعابك , ودمك |
Tükürüğünü ölü adamın üzerinde bulduk. | Open Subtitles | وجدنا لعابك على رجل التوصيل الميت |
Takan kişi Tükürüğünü bulaştırmış. | Open Subtitles | لأنه يحمل حمضك النووي عليه من إرتداه ترك خلفه لعاب |
Köpeğin Tükürüğünü DNA'yla eşleştirmedim. | Open Subtitles | ولم أحصل على تطابق للحمض النووي من لعاب الكلب. |
Bakın, elinizde sadece bulanık bir fotoğraf ve ondan daha da bulanık Louis Bowman'ın Tükürüğünü polisin yerleştirdiğine dair bir teoriniz var. | Open Subtitles | اسمع، كل ما تملكه هو صورة ذات جودة قليلة ونظرية ذات جودة اقل حيال تلفيق الشرطة لدليل بصقة لويس |
Görünüşe göre birisi suratına ilk Tükürüğünü yemiş. | Open Subtitles | يبدو وكأن شخصاً تعرّض لأول بصقة وجه له |
Hem de insanın Tükürüğünü kurutacak kadar kuru bir iklimde. | Open Subtitles | يفلحون أرضاً جافة لدرجة أن عليك ترطيب رجل كي يتمكن من البصق |
Birbirinizin Tükürüğünü ve sırlarını paylaşıyor olabilirsiniz ama siz ikiniz aynı kanı taşımıyorsunuz. | Open Subtitles | ربما تتشاركون البصق والأسرار، لكن كلاكما لا تتشاركون فى الدماء. |
Hepsini aradım ve Louis'in Tükürüğünü ölü arkadaşımın üzerine yerleştirmede yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد اتصلت بهم جميعاً واخبرتهم باني اريد المساعدة لوضع لعاب لويس على جثة صديقتي |