Bu tip tüplerden yapılıyorla r-- Hollanda'da bunlara elektrik tüpleri diyoruz-- | TED | وهي مصنوعة من هذا النوع من الأنابيب أنابيب كهربائية، نسميها في هولندا |
Ben nefes alırken ve tüplerden yemek yerken aylar akıp geçti. | Open Subtitles | أشهر سقطت من الأجندة وانا أتنفس وأتغذى من الأنابيب |
Buraya gelip tüplerden birini kapatır diye çok endişelendim. | Open Subtitles | لقد قلقت من أن تأتي لهنا وتقوم بفصل أحد الأنابيب عنك |
Silahın tamamı içi boş alüminyum tüplerden yapılacak. | Open Subtitles | الشيء بأكمله يجب أن تتكون من سلسلة من أنابيب الألومنيوم مجوفة و يمكن ان تربط سوية باللاووظ سوية. |
Bu nedenle geri dönüşümlü kağıt tüplerden... ...fuar pavyonu inşa etmek için seçildim. | TED | لذا اختاروا بناء جناح بأنابيب الورق المقوى و الورق القابل لإعادة التدوير. |
İlk bakışta, şişelerden ve tüplerden oluşan bir ürün yelpazesini andırıyor, aslında dikkatlice tasarlanmış, hepsinden önce, burada bir şişe var bu buharlaşan bir okyanusu temsil ediyor, ve buradaki bir başka şişe ile ilintili ve bu şişe de atmosferi temsil ediyor.. | Open Subtitles | من اللمحة الأولى تبدو كتشكيلة من القوارير و الأنابيب لكنها قد صممت بعناية ل |
İçlerinde doktorların kan alırken kullandığı küçük tüplerden vardı. | Open Subtitles | لكني نظرت بها ذات مرة. تحتوي على تلك الأنابيب الصغيرة بالداخل مثل التي مع الطبيب عندما يسحب الدماء. |
Ze plegm...tüplerden geliyordu. | Open Subtitles | الفلغم .. الذي يخرج في الأنابيب |
Bu tüplerden birinin içine elektrikli yılan balığı gibi bir şey koysam "Harika Scott, kendi kendine hayat veriyor." derdi. | Open Subtitles | سأضع سمكة رعاد في أحد تلك الأنابيب. سيكون رد فعله "شيء لا يصدق! |
Ellerini o tüplerden çek, ben de gitmene izin vereyim. | Open Subtitles | ابعد يدك عن هذة الأنابيب و سأدعك ترحل. |
Kırmızı tüplerden yiyorum. Mükemmeller. | Open Subtitles | أمضغ هذه الأنابيب الحمراء، إنها مذهلة |
Çıldırmış başka bir kişi sandım ama Major Fillmore-Graves'te tüplerden beyin yediklerini söylemişti. | Open Subtitles | كنت قد فكرت أنه كان مجرد شخص مجنون آخر ولكن (مايجر) قال أنهم يأكلون الأدمغة من الأنابيب في (فيلمور-غرايفز)ا |
Bu tüplerden nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكره الأنابيب |
- Ooo, konuşana bak. Bilimin dibine vurdun... Bu tüplerden her birine... | Open Subtitles | عشر قطرات في كل واحدة من أنابيب الاختبار هذه |
Bu deney tüplerden birinde bir milyar Proklorokokus var ve az önce de söylediğim üzere, gezegende bunlardan üç milyar küp var. | TED | واحد من أنابيب الاختبارات يحتوي على مليار بروكليروكوكس داخله، وكما أخبرتكم سابقاً، هناك ثلاثة ملايير ملايير ملايير منهم على هذا الكوكب. |
Bu dondurucu tüplerden hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | لم احب أبدا أنابيب التجميد هذة |
Sıkma tüplerden kuş çıkmaz. | Open Subtitles | الطيور لا تأتي في أنابيب عصرية |
2010 yılında Haiti'de, büyük bir deprem oldu; fakat oraya uçakla gitmek olanaksızdı. Bu nedenle komşu ülke Santa Domingo'ya gittim. Santa Domingo'dan yerel öğrencilerle... ...bölgedeki kağıt tüplerden 50 adet barınak inşa etmek için... ...Haiti'ye altı saatlik araba yolculuğu yaptık. | TED | سنة 2010 في هايتي أيضاً حدث زلزال كبير، ولكن من المستحيل أن نطير إلى هناك فذهبت إلى سانتو دومينغو البلد المجاور، وقدنا السيارة ستة ساعات للوصول هايتي و بالتعاون مع الطلاب المحليين في سانتو دومينغو قمنا ببناء 50 وحدة من الملاجىء بواسطة انابيب الورق المقوى المحلية |