Her şeyden önce hiç kimseye bahsetmediğin bir silah taşıyorsun. | Open Subtitles | لسبب واحد، لقد كنت تحمل سلاحاً لم تخبر أحداً بوجوده. |
Evet. Vay canına Amanda Bynes'tan daha ağır nüshalar taşıyorsun. | Open Subtitles | انت تحمل الكثير من المشاكل الثقيلة اكثر من اماندا بينز |
Şu kahrolası şemsiyeyi neden sürekli taşıyorsun? | Open Subtitles | و لكن لماذا بحق الجحيم تحمل دائما هذه المظلة اللعينة؟ |
Samimiyetin ile ilgili bir şüphem yok, ama ardında bir felaket taşıyorsun | Open Subtitles | أنا لا أشكك في إخلاصك و لكن أنت تحملين الدمار في أعقابك |
Bu demektir ki, çellonu tek başına taşıyorsun. | Open Subtitles | و التي تثبت أنّكِ كنت تحملين حقيبة التشيللو بمفردكِ. |
Çok açık. Ekstra bir paket taşıyorsun. | Open Subtitles | هذا واضح، أنت تحمل عبئاً اضافياً بالأعلى. |
Ve sen harcanmış bir kız ve bir çuval gübre taşıyorsun. | Open Subtitles | وأنت تحمل فتاة فاقدة الوعى وحقيبة من السماد |
O diş fırçasını niye hep yanında taşıyorsun? | Open Subtitles | لماذا دوماً تحمل فرشاة الإنسان في جميع الأنحاء؟ |
Hâlâ yanında James Bond cihazları taşıyorsun. | Open Subtitles | الأمر فقط أنتَ مازلت تحمل معدات جيمس بوند |
O nefreti her yere taşıyorsun. | Open Subtitles | مازلت تحمل فى نفسك كل تلك الكراهية و الحقد |
Sevgilin hakkında konuşuyorsun. Fotoğrafını cüzdanında taşıyorsun. | Open Subtitles | أن تتكلّم عن حبيبتك و أن تحمل صورتها في محفضتك |
Tanrım, onu her yere taşıyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي, هل تحمل ذلك معك في كل مكان الآن؟ ذلك مثير للسخرية |
Yarışma zaten zor. Kaşıkla yumurta taşıyorsun. | Open Subtitles | هناك بالفعل تغيير, أنت تحمل بيضة على ملعقة |
- Silah taşıyorsun. Silahlı insanların etrafımda dolaşmasından hoşlanmam, oldu mu? | Open Subtitles | أنت تحمل مسدسا، لا أحب الأشخاص الذين يحملون المسدسات و يحومون حولي .. |
Onca ıvır zıvırı çantanda taşıyorsun ama gerçekten kaçmak mı yoksa insanların kaçmak istediğini sanmasını mı? | Open Subtitles | أنتي تحملين القاذورات في كل مكان في حقيبتك أما . أنك حقا تريدين أن تهربين بعيدا أو تريدين من الناس تعتقد بأنك ستهربين |
Çantanda donutlar taşıyorsun. Hamur işinden uzak durmuyorsun. | Open Subtitles | تحملين الكعك في حقيبتك، ولا تكرهين المعجنات |
Karnında bir piçi taşıyorsun. Seni parça parça edeceğiz. Bırakın beni! | Open Subtitles | تحملين في بطنك طفل الخطيئة دعني أذهب أليك |
Taşımaman gereken bir güç taşıyorsun. | Open Subtitles | إنكِ تحملين نِزاعاً لا يُفترَض وصوله إليكِ. |
Nasıl bir silah taşıyorsun? | Open Subtitles | مانوع المسدس الذى تحمله ؟ |
Benim tohumumu taşıyorsun, bu da benim hayatım sensin demek. | Open Subtitles | اذا انتي تحملي طفلا مني هذا يعني انك عالمي بأكمله |
Onun ölümünün etkisini hâlâ tek başına taşıyorsun. | Open Subtitles | إنه عبء موتها الذى ما زلت تحملينه |
Boşandığın kadının fotoğrafını niye taşıyorsun? | Open Subtitles | إذا كنت مُطلق، لم تكن ستحمل صورة زوجتك السابقة،أليس كذلك؟ |
Seni fırına atayım da ondan sonra görelim bakalım Depo'yu nasıl taşıyorsun. | Open Subtitles | دعني أراك تنقل المستودع بعد أن أرميك في الفرن. |
Niye silah taşıyorsun? | Open Subtitles | لماذا يوجد بحوزتك مسدسا |
Neden taşıyorsun bunları? | Open Subtitles | لماذا تَحْملُ مثل هذه الثروةِ؟ |
İç çamaşırının içinde mi taşıyorsun? | Open Subtitles | وذلك سبب اخفاءك له في ملابسك الداخلية |
Sana deli gibi aşık olduğun birini hatırlatıyorum ama sonra seni başka biri için terketmiş fakat kalbinde hâlâ onun için bir yer taşıyorsun. | Open Subtitles | ولكنها تركتك من آجل شخص آخر وتحمل مصباح منذ ذلك الحين |
Etrafta tuğla gibi kaset taşıyorsun. | Open Subtitles | تتجولين حاملة قرميد يقوم بتشغيل شريط كاسيت |
Ahbap. Yanında fare taşıyorsun. Saçını taramıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تحميلن فأراً ، ولا تصففين شعرك |