Fazla yoksul değildik ama orta tabakanın altındaydık. | Open Subtitles | لم نكن فقراءَ لَكنَّنا كُنّا من الطبقة المتوسطة |
Ama polis zengin tabakanın mevcut durumunu koruyan bir güç değil mi? | Open Subtitles | لكن أليس الشرطة هي سلطة تحافظ على الأمن لصالح الطبقة الثريّة؟ |
Plastik tabakanın cesede temas eden iç kısmında deri izleri vardı. | Open Subtitles | على الطبقة الداخلية للبلاستيك و التي إلتصقت بالجسد |
Gerçek olanı, bu beton bloğun ağırlığı 300 ton kadar, ve ince bir yağ tabakanın üstünde duracak. | Open Subtitles | للحقيقي هذه القطعة من الإسمنت ستزن ثلاث مئة طن أو شيء كهذا وستستند على طبقة رقيقة من الزيت |
Yüzyılların geçtiği ve birçok türün olduğunu hesaba katarsak, birçok durumda, uzaktan bakıldığında bu çalışkan hayvanların oluşturduğu ince bir tabaka ve bu tabakanın altında çok büyük bir kireç taşı kayacının olduğu görülür. | TED | مع مرور السنين وبوجود العديد من الأنواع، ما تحصل عليه هو كتلة ضخمة كلسية يمكن رؤيتها من الفضاء في عدة مناسبات، تغطيها طبقة رقيقة من هذه الحيوانات المجتهدة. |
Yani mercanın dış tabakasını beyazla öne çıkarmak için görüntü analiz yazılımını kullandığımda, o tabakanın altında hâlâ bazı küçük mavi noktalar olduğunu görebilirsiniz. | TED | لذلك عندما أستخدم برنامج تحليل الصور لتسليط الضوء على الطبقة الخارجية للشعاب المرجانية بالأبيض، نستطيع أن نرى وُجود بعض النقاط الزرقاء الصغيرة فوق تلك الطبقة. |
Önceki mercanın yandan görüntüsüne bakıyoruz, koruyucu tabakanın deniz suyuyla buluştuğu yere; deniz suyu sağınızda, mercan solunuzda. | TED | إننا ننظر إلى لقطة جانبية من نفس الشعاب المرجانية من قبل حيث الطبقة الحامية تلتقي بماء البحر. حسناً، ماء البحر على يمينك، الشعاب المرجانية يساراً. |
En alt tabakanın en dibindeydin. | Open Subtitles | كنت في الطبقة السفلية من أدنى الطبقات. |
Sevseniz de sevmeseniz de siz de seçkin tabakanın bir üyesisiniz. | Open Subtitles | شئتم أم أبيتم{\pos(192,250)}، أنتم جزء من الطبقة الرّاقيّة. |
Burada açık kan lekeleri var ama terebentin olduğunu düşündüğümüz bir tabakanın altında. | Open Subtitles | ولكنّه تحت طبقة ما نعتقد أنّه التربنتين |