| Şartlı tahliyesini bozduğundan beri cepten yiyor. | Open Subtitles | لقد اختفى منذ أن تجاوز شروط إطلاق سراحه المشروط |
| Seni rahatsız ettiği için tahliyesini bozup onu tekrar içer tıkabilirler. | Open Subtitles | يمكنهم إلغاء إطلاق سراحه بسبب إزعاجه لك, لسجنه مجدداً |
| Birleşik Devletler Hükümeti orta Çin'in tahliyesini emrediyor. | Open Subtitles | إن حكومة الولايات المتحدة قد أمرت بإخلاء وسط الصين |
| Şartlı tahliyesini ihlal ederse geri döner. | Open Subtitles | إذا قامت بانتهاك شروط تسريحها سيتوّجب عليها العودة إلى هناك .. |
| Dedektif, savcının tahliyesini imzalar mısınız? | Open Subtitles | أيها التحر, هلا توقعى على إطلاق سراح المحقق؟ |
| Luciano, şartlı tahliyesini gerçekleştirmek için bir dilekçe yazıyordu. | Open Subtitles | لوتشيانو) ارسل بريد) يلتمس به قضيته للإفراج عنه |
| - Onun dediğine göre. - Dewey Crowe hikâyesini destekliyor. - Kendi tahliyesini ayarlamak için hiç şüphesiz. | Open Subtitles | و " ديوي " سانده - يسعى لإطلاق سراحه بلا شك - |
| Şartlı tahliyesini riske atmamak için hikayesine bağlı kalacak Anneciğim? | Open Subtitles | لأنه متمسك بقصته جراء الخوف من فقط إطلاق السراح المشروط |
| İki sene önce babam aradı ve şartlı tahliyesini bozacak bir şeye bulaşmış. | Open Subtitles | قبل عامين، إتّصل بي والدي وكان ينتهك الإفراج المشروط |
| Terrell'in şartlı tahliyesini ihlal ettiğini kanıtlayacak yeterli delil olabilir bu. | Open Subtitles | قد يكون هذا الدليل كفايه لالغاء اطلاق سراحه المشروط |
| Agnes, B ve E maddeleri, açık ve seçik. Şartlı tahliyesini ihlal etti. | Open Subtitles | (آغنيس)، الأمر واضح وبسيط، لقد إنتهك إطلاق سراحه |
| Ledoux, şartlı tahliyesini bozduğundan beri buhar olup uçmuş. | Open Subtitles | كان (ليدو) قد اختفى تماما منذ خالف شروط إطلاق سراحه |
| Reggie Ledoux, 8 ay önce şartlı tahliyesini bozmuş. | Open Subtitles | (ريجي ليدو) ، تجاوز شروط إطلاق سراحه ، منذ 8 شهور |
| SGC'nin tahliyesini emrediyorum, şu andan itibaren geçerlidir. | Open Subtitles | إننى أأمر بإخلاء القاعدة الأن |
| Ayrıca polis tahliyesini ve bomba imha protokolünü iyi bildiği anlamına gelir bu. | Open Subtitles | كما أنه يعني (أنه كان على دراية بإخلاء قسم شرطة (هاواي "و بروتوكول "المنطقة المتجمدة |
| Korktuğum tek şey annemin şartlı tahliyesini mahvetmesiydi. | Open Subtitles | كنت قلق على أمي وإنتهاكها تسريحها |
| 5 Nisan 1998'de Steven Russell, Phillip'in tahliyesini sağlamaya uğraşırken tutuklandı. | Open Subtitles | في إبريل 5 عام 1998 أعتقل (ستيفن راسل) وهو (يحاول أن يساعد في إطلاق سراح (فيليب |
| Sayın Yargıç, şunu dikkate alınız Bay Emmerson, Polmont Çocuk Suçlular Kurumu'ndan tahliyesini takip eden on ayda bu olay dışında başını büyük bir derde sokmamıştır. | Open Subtitles | سيلاحظ سيادتكم أنه بعد أن تم (إطلاق سراح السيد (إيمرسون ،من منشأة "بولمونت" للأحداث ،كانت الأشهر العشرة الأخيرة خالية من المشاكل يا سيدي |
| Harvey'e söyle, Cahill'in sözünde durmasına çalışırken kendi sözünde durup Gallo'un tahliyesini halletsin. | Open Subtitles | إذاً أخبريه بينما يلاحق (كايهل) ليجعله يلتزم بكلمته ربما عليه أن يلتزم بكلمته ويقيم جلسة الاستماع للإفراج عن (غالو) |
| Şartlı tahliyesini bozan, tehlikeli birisini tutukluyor gibisiniz, Ajan Cho. | Open Subtitles | حسناً، يبدو وكأنّك تعتقل مُخالف خطير لإطلاق سراحه المشروط، أيّها العميل (تشو). |
| Bir adamın şartlı tahliyesini ihlal etmiş olmasından korkmuyorum. | Open Subtitles | حسناً. أنا لست قلقة للغاية عن شخص قام بتخطي جلسة إطلاق السراح المشروط |
| Şartlı tahliyesini iki yıl önce ihlal etti ve Meksika, Juarez'e uçtu. | Open Subtitles | كسر حكم الإفراج المشروط الخاص به قبل عامين و هرب إلى خواريز بالمكسيك |
| Ve bu soruşturma sonucunda ceza alırsa şartlı tahliyesini ihlâl edip hapse girecek. | Open Subtitles | و ان تم ايقافه عن العمل كنتيجة لهذه الجلسة فسيخرق اطلاق سراحه المشروط و يعود للسجن |