Tıpkı dün gece bir güvenlik görevlisini vururken taktığın gibi. | Open Subtitles | مثل الذي كنتِ ترتديه عندما أطلقتِ النار على حارس أمن. |
Boynuna taktığın o taş hâlâ sende mi? | Open Subtitles | أمازلت تحتفظ بهذا الحجر الذي كنت ترتديه حول عنقك ؟ |
Bence o taktığın şey yüzünün şekline pek de uygun değil. | Open Subtitles | انا اعتقد ان النظارة التي ترتديها كبيرة جدا علي حجم وجهك |
taktığın cep saatini fark etmemek elimde değil. | Open Subtitles | لاستطيع منع نفسي من ملاحظة ساعة جيبك التي ترتديها |
O taktığın lanet yüzüğü ben aldım! | Open Subtitles | لقد ابتعت لكِ الخاتم اللعين ! الذي ترتدينه |
Eğer gitmessen... ..tüm taktığın mücevherlerini soyarım. | Open Subtitles | اذا لم تذهبي.. سوف اخلع المجوهرات التي ترتدينها |
Kafana taktığın çiçek şapkası çok güzel. | Open Subtitles | إنه خلاب جداً التاج الذي تضعينه على رأسك |
Bak, rakun, o taktığın maske görmeni engelliyor olabilir ama farketmediysen söyleyeyim, ben bir kokarcayım. Dış görünüş olarak belki. | Open Subtitles | أنظر ياراكون ربما ذلك القناع الذى ترتديه يعيق رؤيتك لكن ولكنك لو لاحظت أنا ظربان |
taktığın hoş kolyenin aslında bozuk olduğunu ve ben üçe kadar sayınca bardağın içine düşeceğini söylesem ne olurdu? | Open Subtitles | ماذا لو اخبرتك ان عقدك الجميل الذي ترتديه مكسور وعند عدي للثلاثة سوف يسقط في شرابك |
Ve bunun taktığın şu yüzükle bir ilgisi varsa... | Open Subtitles | وإن كان له أيّ علاقة بخاتم الزفاف ذاك الذي ترتديه |
O taktığın, Ulusal Muhafız mühür yüzüğü, değil mi? | Open Subtitles | و ذلك خاتم الخدمة بالحرس الوطني الذي ترتديه , أليس كذلك ؟ |
Ki 365 saniye içinde açılacak ve senin boynuna taktığın anahtara ihtiyaç var. | Open Subtitles | والذي يفتح خلال 365 ثانية، ويتطلّب المفتاح والذي ترتديه حول عنقك. |
Eskiden taktığın kolyeye benzeyen bir kolye aldım. | Open Subtitles | أعني، لقد اشتريت عُقداً كالذي اعتدت أن ترتديه |
Mesela senin önceki gün taktığın saat gibi. | Open Subtitles | تعلم ،انها مثل التى كنت ترتديها في ذلك اليوم. نعم؟ |
- O taktığın saatin içinde bir fotoğraf var. | Open Subtitles | هذه الساعة التي ترتديها هناك صورة بداخلها |
taktığın kravattan, biri hakkındaki düşüncelerine okuduğun kitaba, gittiğin restorana kadar... | Open Subtitles | ربطة العنّق التي ترتديها ما رأيك بهذا المرء، كتاب، مطعم. |
- O taktığın saatin içinde bir fotoğraf var. | Open Subtitles | هذه الساعة التي ترتديها هناك صورة بداخلها |
Boynuna taktığın şu şeyden bahsediyorum. | Open Subtitles | ذاك الشيء الذي ترتدينه حول عنقك |
Her zaman taktığın şu broş... | Open Subtitles | البروش الذي ترتدينه طوال الوقت |
Onunla ne yaptığın veya nerene taktığın umurumda değil. | Open Subtitles | لا يهم ما تفعلين بها او كيف ترتدينها |
taktığın taş. Bu olamaz. - Of sonunda. | Open Subtitles | هذه الياقوتة التي ترتدينها ...ربما كانت؟ |
İnsanlar senin ne hissetiğini... bilmesini istemediğin zaman yüzüne taktığın maske. | Open Subtitles | هذا ما كانت تسميه امي انه التعبير الذي تضعينه عندما لا تريدين للناس ان يعرفوا حقيقة مشاعرك |
Endişelenme. Bana taktığın bu küçük aşk bilekliği sihrimi engelliyor. | Open Subtitles | لا تقلقي، فسوار الحبّ الذي وضعته عليّ يكبح سحري |