Hiçbir müdahalede bulunmanız gerekmiyor, tam anlamıyla, yalnızca büyümesini izliyorsunuz. | TED | لا يتوجب علينا القيام بأي شيء؛ فقط نشاهدها تنمو حرفيا. |
Kelimenin tam anlamıyla meraklandırıcı. Büyük mesele bu. İçine çekilirsiniz. | TED | انها حرفيا كذلك. إنه السؤال الكبير. لذلك فأنت تنجذب تجاهه. |
Yani saygıdeğer hastamız tam anlamıyla boka bulanmış | Open Subtitles | مما يعني أن مريضنا المبجل متخم حرفيّاً بالجراثيم رائع |
Böyle bir kumsal tam anlamıyla milyonlarca km devam ederdi. | TED | مثل هذا الشاطئ قد يستمر حرفياً لمئات الملايين من الأميال. |
Kelimenin tam anlamıyla lazerlerle oynuyorlar fişek tabancasına göre sapanlara göre. | TED | إنهم يلعبون حرفيًا بالليزر بالنسبة إلى المقاليع، وبالنسبة إلى بندقية الرش. |
CA: Ama sen tam anlamıyla henüz Web mekanizmalarını çözmedin, ve benzeri | TED | كريس أندرسون: لكن أنت لم تطور بشكل كامل آلية شبكة الويب، إلخ. |
Çoğu insana göre onlar kelimenin tam anlamıyla yabancılar. | Open Subtitles | لمعظم الناس هؤلاء مثل الكائنات الفضائية بمعنى الكلمة. |
Sorun şu ki, bulunmayı istemediği taktirde, kelimenin tam anlamıyla sırra kadem basabiliyor. | Open Subtitles | المشكلة هي إذا لم يرد أن يعثر عليه يمكن أن يختفي بشكل حرفي |
Ve böylece aklımda Kuzey Kutbu'nda tam anlamıyla yüzlerce ve yüzlerce kez yüzdüm. | TED | و اذن حرفيا سبحت عبر القطب الشمالي مئات و مئات المرات في عقلي. |
Brakebills tam anlamıyla peri masalı olmayan kendimi iyi hissettiğim ilk yer. | Open Subtitles | براكيبيلس هي أول مكان اشعر أنني بخير فيه انها ليست حرفيا خرافة |
Bizi yanlışlıkla tam anlamıyla paha biçilmez bir nesnenin peşine taktığını mı? | Open Subtitles | انه بدون قصد وضعنا فى ملاحقة غرض الذى حرفيا لا يُقَدر بثمن؟ |
Güvendiğim bu adam sevdiğim adam en yakın arkadaşlarımı öldürdü, kelimenin tam anlamıyla, onları yedi. | Open Subtitles | هذا الرّجل الذي وضعتُ فيه ثقتي، بل أحببتُه، قام بقتلِ، حرفيّاً قام بأكلِ، كلّ أصدقائي الأعزّاء. |
O yüzden tam anlamıyla 600 kaptan ve 600 gemi vardı. | TED | لذا، كان هناك - حرفيّاً - 600 قبطان و600 سفينة. |
Ve kelimenin tam anlamıyla her konuşmayı kaydediyoruz. Böylece herkes her şeyi görebiliyor. Bu şekilde yapmasaydık, bir fikir meritokrasisi oluşturamazdık. | TED | ونقوم بتسجيل جميع المحادثات حرفياً والسماح للجميع برؤية كل شيء. لأننا إن لم نفعل ذلك، لن نتمكن من نشر ثقافة الجدارة. |
Her zaman belirsizlikler karşısında kararlar alıyoruz. Kelimenin tam anlamıyla her zaman. | TED | نحن نتخذ القرارات في مواجهة الشك طوال الوقت، حرفياً في كل الوقت. |
Kelimenin tam anlamıyla günün herhangi bir saatinde sıcak pretzel alabilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن تتناولي بريتزل ساخنة في أي وقت من اليوم حرفيًا |
Başkan yardımcısının olaylardan tam anlamıyla haberdar olduğundan emin olmak bizim görevimiz. | Open Subtitles | ومن واجبنا التأكد بشكل كامل بأن نائب الرئيس يعرف بكل ما يجري |
Bu durumda binlerce ve binlerce balık yerel balıkçılar için potansiyel bir kazanç kaynağı olarak kelimenin tam anlamıyla plajlardan süpürülür. | Open Subtitles | إن حدث هذا، آلاف وآلاف من السمك قد ينجرف بمعنى الكلمة على الشواطئ كثروة محتملة للصيادين المحليين |
CO2, tam anlamıyla uygarlığımızın verdiği nefes. | TED | ثاني أكسيد الكربون هو زفير حضارتنا، بمعنى حرفي |
Önce, kelimenin tam anlamıyla bu işin belkemiğinden başlayalım | TED | لنبدأ من حيث العمود الفقري للمشكلة حرفيًّا |
Kelimenin tam anlamıyla 3 yaşımdan beri. | Open Subtitles | بكل ما تعنيه الكلمة منذ ان كنت بعمر ثلاث سنوات |
Ve aslında, biz bu şeylerle yedek parça üretebildiğimiz için makineler tam anlamıyla kendi kendilerini üretiyorlar. | TED | و في الحقيقة لانه بامكاننا صنع قطع الغيار باستخدام اشياء الماكينات بكل معنى الكلمه تصنعها بنفسها |
Bugün tam anlamıyla kutsanacaksınız. | Open Subtitles | اليوم تحصلون على مُباركة الرب. |
Birkaç gün önce alışverişe gittim ve kelimenin tam anlamıyla çıldırdım ve bir sürü şey aldım. | Open Subtitles | ذهبت للتسوق بضعة أيام قبل وحرفيا ذهب مجنون واشتريت الكثير من الأشياء. |
Ve oradayken çam böceğini öğrendik. Bu böcek kelimenin tam anlamıyla Kanada ormanlarını yiyor. | TED | وعندما كنا هناك تعرفنا على خنفساء الصنوبر التي تأكل بكل معنى الكلمة الغابات بكندا. |
Onu tam anlamıyla tanımadan bir kişinin kalbinden geçenleri bilemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن معرفة خفايا قلب شخص حتّى تتعرّف إليه فعلاً |
Otomobil, ilerlemeyi temsil eder, kelimenin tam anlamıyla. | Open Subtitles | و السيارة تمثل التقدم بأدق ما تعنيه الكلمة |